2016 Ekim ayından bu yana 15 aydır Bodrum'da yaşıyoruz. Artık buraya yerleştik ve evimiz burası. Bize sunduklarını zaman zaman sosyal medyada paylaştım, ancak 2014' de Dünya Seyahatimizden sonra yazdığım yazımın madde madde üstünden geçmek istedim. Bakalım Bodrum ne kadarını sağlamış?
- TV seyrederken, sokakta dolaşırken, bir maça gitmişken eğlenmek istiyorum. Eğlenmenin ne demek olduğunu yeniden öğrenmek, heyecanlanmak, coşmak, bir çok seçeneğe sahip olmak, eğlenirken yorulmamak, çıkışta trafiğe takılmamak istiyorum.
TV Seyrederken maalesef pek eğlenemiyorum. Seyredecek bir şey bulamıyorum. Bu konuda beklentim nereye gidersem gideyim hiç karşılanmayacak. En iyisi televizyona az ihtiyaç duyacağımız bir hayat geçirmek.
Eğlencenin ne demek olduğunu burada tekrar hatırladım. Detayları aşağıda aktaracağım.
- Yer altında trenler olsun, hiç takılmadan tam zamanında istediğimiz yere gidelim istiyorum. Trafik olur diye gidemediğim Boğaz'a, Emirgan'a, Tarabya'ya, Hisar'a daha çok gitmek istiyorum. Trafik yoğun diye gidemediğim Anadolu yakasında oturan akrabalarımla, arkadaşlarımla daha çok buluşmak istiyorum.
Maalesef tren olmadı. Ancak burada gerek yok. Bodrum bunu tamamıyla karşıladı. Trafik olur diye gidemediğimiz hiç bir yer yok. Boğaz'a Emirgan'a Tarabya'ya gidemiyoruz ama burada Bitez'e, Yahşi'ye, Turgutreis'e, Gümüşlük'e, Yalıkavak'a, Gündoğan'a, gidiyoruz :)
Akrabalarım ve arkadaşlarım İstanbul'da kaldılar.. yine onları göremiyorum ama burada da arkadaşlarım var. Onlarla buluşmalarımız çok kolay. Çat kapı geliyoruz, haydi toplanın gidiyoruz.. Kimsenin mazereti yok. Ne hoş :) İstanbul'a gidince de oradakilerle buluşma planları yapıyoruz, bazen özlemek iyi geliyor.
Annemi ben hiç salıncağa bindirmemiştim, burada bindi. Maça çocukken gitmiş, burada gitti. 29 Ekim'de elinde Türk Bayrağı Marşlar söyledi, korteje katıldı. Kızlarla buluşmalarımızda baş köşedeydi. Her sabah kalkıp "bugün nereye gidiyoruz?" diyordu :)) Eeee haklı tabii..
- Bir stada maç seyretmeye gittiğimde içindeki kafelerde oturmak, tertemiz yemekler yemek, oyun başlayana kadar da eğlenmek istiyorum.. Oysa Atatürk Stadının dışı dumandan geçilmiyor, her yer seyyar satıcı dolu. Stadın içinde ise hiç bir şey yoook..
Gidemediklerimin acısını çıkarır gibi futbol ve basketbol maçlarına gidiyorum. Gümüşlük, Bodrum futbol maçlarına bolca gittim. Bodrum Kırçiçeği Bayan Basketbol Takımınını destekliyoruz, maçları kaçırmıyoruz. İnanılmaz güzel sonuçlar alıyorlar, gururluyuz.
Ancak beklentim olan bu spor etkinliklerindeki yeme-içme konusu çok farklı. Burada spor salonlarında yeme-içme yok. Zaten statlar kocaman değil, şehir stadı. Öyle önce gelmeler, geç çıkmalar, kuyruk beklemeler falan olmadığı için zaman kaybetmeden kendimizi bir yeme-içme yerine atabiliyoruz.
- Ben de trafikte tüm Dünya'daki gibi zaman kaybetmeden istediğim yere kolayca ulaşmak istiyorum. TEM'de giderken TIR ların arasında kalmak istemiyorum. Trafikte 2-3 saat zaman kaybetmek istemiyorum.
Aman ne hoş. 15 aydır burada trafikte TIR ile karşılaşmadan yaşıyorum. Trafikte 2-3 saat zaman kaybetmek mi? En uzak mesafemiz 30 dakika. Bu yüzden hiç üşenmek yok. Trafik hiç konuşulmuyor. Arabayla mı? minibüsle mi? birlikte mi? kim kimi evinden alsın? tek araba mı gidelim? bunları konuşuyoruz.
- Benim de şehrimde kocaman parklar olsun, buralara kolayca gidebileyim, içinde spor parkurları olsun, etkinlikler düzenlensin, sokaklarda müzik grupları müzik yapsın, insanlar sokaklarda eğlensin, dinlensin istiyorum..
Bodrum'da kocaman parklarımız yok. Keşke olabilseydi ama ormanımız var, ağaçlarımız var, denizimiz, sahil şeritlerimiz var. Keşke bir park olsaydı diye hiç ihtiyaç duymadım. Ağaçla denizin birleştiği yerlerde piknik bile yapıyoruz. Köylerde dolaşıyoruz. Spor parkurları buralarda parklar içinde değil, doğada.. düzenlenen koşular dağlarda tepelerde. Koşular, bisiklet yarışları, yürüyüşler hep dağlarda..
İnsanlar sokaklarda eğleniyor. Zaten burada hava güzel, kapalı bir alana gerek yok. Sahillerde ateşler yakılıyor, türküler söyleniyor, pazar yerlerinde şenlikler yapılıp, köy kadınlarının yaptıkları yemekler yeniyor. Kahvaltılar dışarda ediliyor. Devamlı bir şenlik var. Alışveriş merkezleri de bir eğlence mekanı. Birinde yaz boyunca her gün klasik müzik orkestrası canlı performans sergilerken, diğerinde her akşam bir gitar veya caz dinletisi oluyor.
- Müzikaller, dev sahneler, dev prodüksiyonlar görmek istiyorum. İçinde çeşitli etkinliklerin olduğu Büyük Kültür Merkezleri istiyorum.. Şehrimin caddelerinde çeşitli etkinlik haftalarını duyuran, sanata dair flamalar dalgalansın istiyorum.
Kışın en büyük salonumuz Heredot Kültür Merkezi. O da buralara yeten bir büyüklükte.. çok büyük değil ama buraya yetiyor, sıcak ve samimi. İstanbul'da oynayan tiyatro oyunlarını burada da seyredebiliyoruz. Ama yaz geldi mi Bodrum Kalesinde ya da Antik Tiyatro'daki etkinlikleri sayarsak say say bitiremeyiz. Devlet Opera Balesinden en popüler sanatçılara kadar buralara gelmeyen kalmıyor.
"Şehrimin caddelerinde çeşitli etkinlik haftalarını duyuran , sanata dair flamalar dalgalansın istiyorum" demiştim. Bodrum'un tüm caddelerindeki panolarda, kafelerin camlarında, pazar yerinde, minibüs duraklarında, otopark karşısında.. her yerde etkinlik afişleri var. Bu etkinlik bir gün olsa bile afişi var. Her grubun, her mekanın bir facebook sayfası var. Sosyal medyadan da etkinlikler sürekli duyuruluyor.
Ben sanata dair flamalar demiştim ama spor karşılaşmaları da afişlerle duyuruluyor. Koşular, okul etkinlikleri (buralarda okullar da halka açık performanslar ve davetler düzenliyorlar), kutlamalar, konserler, şenlikler.. Birimiz kaçırsak diğerimiz hatırlatıyor. Çalışırken iyi ajanda kullanırdım, aynen devam ediyorum. Takvimim etkinlik dolu.
- Şehrimin denizleri tertemiz olsun, kumsalları olsun, buralardan denize girelim, spor yapalım, kafelerinde oturalım, yürüyelim, bisiklete binelim istiyorum. Buralarda bir çok spor malzemesi ucuza kiralanabilsin, satın alamayan da kullansın istiyorum. Boğazda ve denizlerimizde sörfler, yelkenliler görmek istiyorum.
Denizi tertemiz bir yerdeyim. Dünyanın en güzel denizindeyim.. Ege.. Kumsallar sadece bir tane değil, her koy ayrı bir güzel. Keşke denizin hemen arkası mandalina bahçeleriyle, çam ağaçlarıyla, zeytin ağaçlarıyla kaplı olsaydı da altında dinlenseydik.
Bodrumun her yerinde yoksa da yaşadığımız yer tamamen buna izin veriyor :)
Bodrumun her yerinde yoksa da yaşadığımız yer tamamen buna izin veriyor :)
Bisiklete bineceğim.. (yeni aldım :) Ancak Bodrum'un her yeri bisiklete uygun değil, yokuş, tepelik.. Bu yüzden bisiklet yerini motora bırakmış. Motosikletler üzerinde genç kızları, yaşlı teyzeleri, çocuklu aileleri görmek zor değil.
Denizimizde sörf yapılmıyor, çünkü buralar Çeşme gibi rüzgarlı ve dalgalı değil. Ama yelken yapılıyor. Hatta yılda bir çok kez Uluslararası yarışmalar düzenleniyor. Biz de bu yarışmalar sayesinde akşam kutlamalara ve eğlencelere katılıyoruz. Bir gün Gümüşlükte Bora Duran, ertesi gün Yalıkavak'ta MFÖ dinliyoruz. Yarışmacıları tanıyor, yarıştıkları yelkenlilere ve yarış ekiplerine hayran hayran bakıyoruz.
- Karşıdan karşıya geçerken hep ışıklar olsun, olmayan yerlerde de arabalar beni görünce dursun ve bana yol versin istiyorum. Araba sürücülerinin daha sabırlı ve sakin olmasını istiyorum.
Nerdeeee... Bodrum'da ışık ancak büyük kavşaklarda. Onun dışında nasıl istersen? Döner kavşaklarda durum çok karışık. Yeni katılan mı? zaten dönen mi geçecek belli değil. Bir de biz alışkın değiliz, sağdan giderken birden Vıınnnn.. diyerek bir motor geçiyor. Trafiği motorlarla paylaşmak da zor. Işıkta onlar da duruyor ve hep beraber hareket ediliyor, dikkat şart. Kimsenin yol falan verdiği yok, biz trafiği kolluyoruz. Yani bu kültürümüzde yok, sanırım coğrafyamız böyle :( Yaya olarak durumumuz zaten çok vahim.
- Trafik polislerinin trafiği düzene koymasını istiyorum. Sadece rutin kontrolleri yapmalarını değil, trafiğin içinde kural dışı tüm hareketleri yakalamak üzere çalışmalarını istiyorum. Cezalar ağır olsun ama adil olsun istiyorum. Önümden yılan gibi kıvrılıp bir sağ bir sol yapıp hayatımı tehlikeye atan arabanın mutlaka yakalandığından emin olmak istiyorum.
Trafik polisi mi? 15 ayda bir kere gördüm. O da motosikletli. Kimse kimseyi yakalamıyor. Kurallar insafımıza kalmış. Ceza? kesecek kimse olmadığı için rahatız. Sadece iyi bir yere park ettik mi? arabamız çekilir mi? endişesini Bodrum'un bir caddesinde yaşıyoruz. Onun dışında her trafiği engellemeyen boşluklar, arsalar, yol kenarları sizin. Başkaca polis falan da görmedim. Sadece Jandarma Bodrum girişini tutmuş şekilde o kadar.. Bir de yurt dışına çıkın. İnternetten kuralları okumadan giderseniz cezayı Türkiye'deki evinizden tahsil ederler.
- Kurallara uymayanların birbirlerini uyarması yerine sistemin kuralları takibini istiyorum. Kurallara uymadığı için insanlarla tartışmak yerine sistem onları eğitsin, uyarsın ve yakalasın, cezalandırsın istiyorum. Birbirimizi terbiye etmek durumunda kalmayalım istiyorum.
Allahtan o kadar sinirli ve gergin insanlar yok ta buna pek gerek kalmıyor. Bodrum'un halkı rahat. Çoğu motorla geziyor. Şimdiye kadar trafikte bir tartışma, kavga falan görmedim. Motor ve araba kazalarını gördüm ama.. Hatta bir kazayı da ben yaptım. Bunca yıldır şoförlük yaparım hep bana çarptılar ama ben kazaya neden olmamıştım. Işık olmayan bir kavşakta dalgınlık yapıp yola kontrolsüz çıktım. Işık olsaydı kesinlikle orada kaza olmazdı. Gitti bizim araba :( Etrafa çöp atma, biraları içip sahillerde bırakma buralarda da devam ediyor. Oysa Kaliforniyadaki sahillere elinizde şişeyle asla giremezsiniz. İsterseniz gidip oturun, ceza evinize gelsin..
- Bir sorun için bir kuruma gittiğimde, benimle ilgilenilsin, bana yardımcı olmak için evrağımı eline alsın ve ilgiliye kendi götürsün, herkes işini başından sonuna takip etsin, ona buna havale etmesin istiyorum.
Ayy bu çok şahane. Her türlü işimizi hemencecik hallediyoruz. Ehliyet, kimlik yenileme, rapor alma. Burada internetten randevu yok. Sabah deftere isim yazdırma var. Yazdır git poğaçanı ye çayını iç, sonra git.. aaa sıran gelmiş :))
- Evlerimizin mobilyaları ve dekorasyonu öncelikli olmak yerine sokakta geçirdiğimiz zaman değerli ve öncelikli olsun, sokaklar evimizden güzel olsun... İşinden çıkan evine TV başına gitmesin, sokakta eğlensin, yesin, içsin, sohbet etsin istiyorum.
Sokaklar evimizden güzel gerçekten, balkonlar, verandalar, kafeler.. hepsi deniz manzaralı, ağaçlıklı.. yaz boyunca eve girmemiştik, bahçede oturduk. Şimdi kış oldu yine sokaklardayız. Evi çok az kullanıyoruz. Yiyip-içip sohbet ediyoruz ama evlerimizde de birlikteyiz. Kimi akşam birlikte yemek yiyor, kimi akşam yeme-içmesine iddialı oyunlar oynuyoruz.
- Oturduğum apartmanda insanlar pencereden izmarit ve meyve kabuğu atmasınlar, otopark yeri için münakaşa etmesinler, kapı önlerine ayakkabı bırakmasınlar, balkonları ardiye olarak kullanmasınlar, tüm balkonlar çamaşırlar yerine çiçekler içinde olsun istiyorum.
Şimdi apartmanda oturmuyorum. Evim iki katlı bir binanın 2. katında. Yerlere atılan bir şey yok ama yapraklar birikiyor. Yazın bütün bahçenin bakımı bende. Sabah çıkıp öğlene kadar bahçeyi suluyor, tırmıklıyor, çapalıyorum. Bahçede ekili bir şey de yok ama ağaçlarım var :)
Bu dilek çok şehir hayatını yansıttığı için hepsini toptan karşılanmış kabul ediyorum. Ancak İstanbul'daki apartmandan telefonuma mesaj gelmeye devam ediyor. "Sayın K Blok sakinleri aşağıya Parlament marka sigara izmariti atılıyor..." vs..vs.. şehire gülüyorum.. Ayrıca 15 aydır asansör nedir bilmiyorum. Ne hoş değil mi :))
- Okullardaki ağır müfredat ve anlamsız bilgi yerine, araştırmacı, proje üreten, yürüten, hayatın içinde, sosyal, sportif nesiller yetişsin istiyorum. Utanmayan, ezilmeyen, kendini rahatça ifade eden, bilgiyi olduğu gibi almak yerine sorgulayan, araştıran, analiz eden bir gençlik istiyorum.
Buralarda çocukların hayalleri nedir bilmiyorum? ama şunu biliyorum ki burada hayata dair hırslar yok. Yaşamın kendisini olduğu gibi kabul edip, olduğu kadarla idare etmek, senenin yarısında çalışıp yarısında balık tutmak, zeytin toplamak var.
Oturduğum bölgede hafta sonlarında deniz kenarındaki yola sıra sıra araba diziliyor. Bakıyorsun etrafta kimsecikler yok.. Aaaa nerde bu insanlar? nereye gelmişler acaba? diyorsun. Sonra öğreniyorsun ki hepsi balığa çıkmışlar. Buralarda balık turları yapılıyor. Sabah erkenden takımları toplayıp 15-20 kişi motorlara atlayıp akşama kadar birlikte çay içip, yemek yiyip balık avlıyorlar. Bu bile benim ilk kez tanıştığım bir hafta sonu etkinliği. Biz çalışırken ki halimi düşünüyorum da.. :(
İşte tam da bu yüzden anlatıyorum bunları. Singapur'a gittiğimde bana çok enteresan gelen bir şey öğrenmiştim. Rehberimiz "emekli olan Singapur'u terkeder" demişti. Hem yüzölçümü küçük olduğundan nüfusu dengelemek gerekiyordu, hem de iş merkeziydi..Çalışmayan başka bir yerde yaşayabilirdi.. yaşam pahalıydı.
Tüm bu nedenler İstanbul ve diğer Büyükşehirler için de geçerli. Geçen gün Ankara'ya gittik. Havaalanından çıkarken ağzımızı kapatmak zorunda kaldık. Zehirli hava soluyor herkes. Hele insanın bir şehire bağlı işi de kalmamışsa ne gam..
Ben 2014 yılında kendi manifestomu yazdım. 2017 biterken de ne kadarını gerçekleştirdiğimi sizlerle paylaştım. Yaşadığım yerin bana sundukları için şükrediyorum.
Hamit'le aynı fikirde olmasak, aynı şeyleri özlemesek, aynı şeylerden zevk almasak bunlar olur muydu? .. Yaşama bakışımız, hayatla ilgili algımız, insan olarak varolma amacımız, önceliklerimiz, değişim içinde oluşumuz, evrimimiz birlikte gelişti. Bunları biz birlikte çok konuştuk, tanımladık, sorguladık ve kararları bu doğrultuda aldık. Rüzgar bizi bir yerlere savurmadı. Nasıl yaşamak istediğimizin resmini çıkarmıştık.
2014 Yılında Dünya Seyahatimizden sonra yazdığım bu yazıda maddeleri sıraladıktan sonra, yazımı şöyle bitirmişim
Bu nasıl olacak? Peki ben nasıl mutlu olacağım? Bütün bunları yaşayan ülkeler ağzımda bir kaşık bal tadında.. Bu kadarla nasıl yetineceğim?
Evet şimdi başka bir yerde yaşıyorum. Ağzımda bir kaşık bal tadı hala var.. Yaşadığımız yere ait keşkelerimiz hep olacak. Şehirdeki hayatımızı kastederek "Bu kadarla nasıl yetineceğim" demişim. Bugün yaşadığım şeylere şükrediyorum.
Bu vesileyle güle güle 2017. Bize yeni bir hayat yarattın. Sevdiklerimiz yine hep bizimle olsunlar. Herkesin keyfi yerinde olsun. 2018 daha da iyi gelsin.
İşte benim 2018 yılına mesajım.. aman sakın cebi boş gelmesin :)
Hepinize Mutlu Yıllar..