Ofiste günler birbirine benziyor, her ay her işlem aynı sırayla defalarca tekrarlanarak yapılıyordu.. Her ay yazar kasa fişleri geliyor, sisteme giriliyor, KDV beyannameleri hazırlanıyor,
SSK primleri hesaplanıyor, işe giriş-çıkışlar yapılıyor , vb...vb...
Her ay birbirini tekrarlayan bu işler daha sona 3 aylık tekrarlanan işler, sonra yıllık tekrarlanan işler olarak sürekli dönüyordu.. İşe kattığım hiç bir farklılık yoktu.. bu rutin benim işim olamazdı.. Bütün bu işler sabır işiydi.. büyük dikkat gerektiriyor, hata kabul etmiyordu.. En küçük hatada müşteriler ya da Devlet kapıya dayanıyordu.. Yaptığım her işi sahiplenmem nedeniyle devamsızlık yapmıyordum ama galiba ben Hamit gibi Mali Müşavir olmak istemiyordum.. Benim Devlet'le işim olmazdı.. !!
Eczacıbaşı'nda İnsan Kaynakları'nda çalışan bir arkadaşımız bir gün bizim ofise uğramıştı, sohbet ediyorduk.. Ben tüm bu fikirlerimden bahsettim, gelecekte ne yapacağımı tam kestiremiyordum..
Arkadaşım bana "Neden Eczacıbaşı-Avon'a müracaat etmiyorsun, tam sana göre bir iş" demişti.. Yıllarca Eczacıbaşı'nda çalışmıştım ama Eczacıbaşı'nın diğer bir kuruluşu olan Avon hakkında en küçük bir bilgim yoktu.. yine de kulağıma küpe yaptım.. :)
Günlerden bir gün bir gazete ilanı gördüm.. Eczacıbaşı-Avon "Bölge Satış Sorumlusu" arıyordu.
Şimdi "Şanslı mıyız? Peki Niye ?" başlıklı yazımı hatırlayın.. İşte hayatımızın dönüm noktaları böyle oluşuyor.. Bu kadar basit yani :)) Yazımı Tıklayarak okuyabilirsiniz..
Mülakat için bir adres verildi. Beşiktaş-Fulya'da bir otele davet etmişlerdi.
Hamit "beraber gideriz, zaten benim de oralarda işim var.. sen mülakata girersin, sonra buluşuruz" demişti..
Belirtilen günde sabah erkenden yola çıktık.. Otelden içeri girerken kapıda bir bilgilendirme yazısı gördük. Eczacıbaşı-Avon mülakatı tüm katılımcılar için sabah başlayıp akşama kadar devam ediyordu. Bu nasıl mülakattı böyle.. Şaşırmıştım.. Hamit mülakat süresini öğrenince "boşver yaaa, gel gidelim bu nasıl bir iş.. benimle gel beraber dolaşırız" dedi. " Yok yok bir girip görmek istiyorum.. sen git sonra buluşuruz" dedim ve O'nu gönderip içeri girdim.. Yani yeni hayatımdan içeri bu otel kapısından girdiğimi o zaman bilmiyordum :))
Gerçekten mülakat tam gün sürdü.. Neler mi yapıldı? Mülakatı yapanlar tarafından Eczacıbaşı-Avon Firma tanıtımı, işe müracaat edenlerin hepsiyle birden yapılan iki grup tartışması, ikna süreci, kendini gruba tanıtma, Eczacıbaşı-Avon'u neden istiyorum?, konusunda bir konuşma.. yine mülakatı yürütenler tarafından işin avantaj ve dezavantajlarının sunumu ve biz katılımcıların bunlar arasından seçtikleri kendisine en yakın ve en uzak maddelerin sunumu..
Salonda tüm bu seansları gözlemleyen iki kişi vardı.. sürekli not alıyorlardı.. tüm bu seanslar bittikten sonra bir ara verildi ve herkes dışarı alındı. Bir saat sonra bire bir mülakata devam edeceklerin isimleri açıklanacaktı.
Çok heyecanlıydım. Etrafta neler olup bittiğini anlamak için çaba sarf ediyor, gözlemliyordum ama burası bana çok yabancıydı. Rahat değildim, heyecanlanmıştım. Çünkü işe müracaat edenlerin içinde Avon Temsilcileri vardı. Bu kişiler işi çok iyi biliyor, ürünleri çok iyi tanıyorlardı.. Ben ise bir cilt bakım ürünü bile kullanmıyordum :(( Beni mi alacaklar? işe çok hakim bir sürü insan var.. diye düşünüyordum..
Bir saat sonra herkes durumunu öğrenmeye gittiğinde mülakata devam edecek kişilerin adı açıklandı.. Bu açıklanan 3-4 kişinin adının içinde benim de adım vardı.. Çok sevinçliydim.. Bir yola koyulmuştum ama ne olacak hiç bilmiyordum.. Bu 3-4 kişi tek tek mülakata alındı ve esas görüşme o zaman yapıldı. Mülakatta birlikte çalışacağım yöneticim Feryal Hn. ve bir IK yetkilisi vardı.
Görüşme her zamanki gibi "biz size haber veririz" denilerek sonlandı.. Şimdi bu görüşmede işi daha iyi anlamıştım.. Yıllarca okulu bitirdim.. Satış, Satış, Satış.. demiştim.. acaba şimdi tam zamanı mıydı? bilmiyordum.. İş çok hoşuma gitmişti.. Mesai saati vardı ama kendi planımla ve ofis olmadan çalışacaktım.. Her satış şirketindeki gibi hedeflerim olacak ve bir ayda bu hedefleri gerçekleştirmek için çalışacaktım.. İyi :))
Aradan ne kadar süre geçti hatırlamıyorum ama çok beklememiştim sanırım. Bir gün telefonum çaldı ve Eczacıbaşı-Avon'dan tekrar arandım.. son bir görüşme için tekrar çağrılıyordum.. Bu sefer sadece yöneticimle bir pastanede buluştum. Feryal Hn. profesyonel iş hayatından gelen bir Kimya Mühendisi'ydi ama O'da satış işindeydi.. Bu beni sevindirmişti..
Bu görüşmede bu sefer işin biraz daha detaylarına girerek bana aynen şöyle demişti. "Bizim işimiz masa başında oturmaya benzemez.. karda, kışta, yağmurda, çamurda sokaklarda olacaksın.. ağır çantalar taşıyacaksın.. ev kadınlarıyla birlikte çalışacaksın.. eğer bu işe uygun hissetmiyorsan hiç başlama.. yazı klimalı bir ofis, kışın sıcacık bir ortam olmayacak.. evde devamlı telefonlar çalacak.."..
Hiç alışık olmadığım işlerdi. Yıllarca hep güzel ofislerde klimalı, kaloriferli sıcacık yerlerde çalışmıştım.. Ama benim yapamayacağım bir iş değildi.. Öyle hissediyordum.. Bu nedenle de konuşmaya bir soru ile devam etmiştim.. " Peki bu saydığınız şekilde çalışan, bu işi yapan kaç kişi var? ".. Yöneticim "yaklaşık 60 kişi bu işi yapıyor" dedi.. Cevabım "Eğer 60 kişi yapabiliyorsa ben de yapabilirim" oldu.. ve işe kabul edildim.. :))
Nereden bilirdim? Böyle başladığım işimde 15 yıl çalışacağımı !! Hem de ne şartlarda ...
İşin Avantajları nelerdi?
Eczacıbaşı-Avon çalışanı olmak
Kadınların kadınlar için çalıştığı şirkette çalışmak
Kadınları desteklemek ve para kazanmalarını sağlamak
Geniş bir sosyal çevreye dahil olmak
Yeni insanlar tanımak
Yeni insanlar tanımak
Mesai saati 08:00-17:00 olmasına rağmen esnek çalışma saatleri
Ofiste çalışılacak olmaması
Ofiste çalışılacak olmaması
Araba verilecek olması ve diğer haklar (maaş + prim vb)..
Dezavantajları nelerdi?
Esnek saatlerin eve yansıyan kısmı, mesai kavramının olmaması
Evde sürekli çalan telefonlar, gece ve haftasonu çalışma
Sürekli sokaklarda dolaşarak çalışma
Hedef odaklı stresli çalışmak
Tanımadık kişilerin evlerine girmek, kapılarını çalmak
Sokaklarda yoldan geçenleri durdurmak ve konuşmak..
Bu işi kabul ettikten 14 yıl sonra işime ilişkin yazdığım ve Avon'da bir dergide yayınlanan yazı sanırım tam işimi nasıl gördüğümü anlatacaktır..
İşte o yazı :
Takım
Öncülüğü Sistemi ve
Satış Eğitim
Müdürü
Arda
Ulusoy ile
5 dakika
Avon’a nasıl başladınız?
18
yaşında başladığım iş hayatım boyunca çeşitli görevlerde bulundum. Hem farkli
sektörlerde hem de farklı kurumlarda çalıştım.
İş hayatımda 20 yıl sonunda bir hayal kurmaya başladım.
Hayalimde
yapmak istediğim iş ; ofis dışı ortamlarda, kafelerde bile iş kadını olarak iş
yapabilmek, bir firmanın çantasını taşımak ve seyahat etmekti. İlk bakışta
basit bir hayal gibi görünebilir, benim için anlamı büyüktü. Bu hayal aslında
özgür çalışma ortamı, her ortamda devam eden profesyonellik ve daha
geniş bir coğrafyada çalışmak ve etki alanımı genişletmek anlamına geliyordu.
Bir hayalim vardı ama bunu nasıl gerçekleştireceğimle ilgili bir fikrim yoktu. Gazete ilanında Avon’u gördüm ve müracaat
ettim. Avon’daki hikayem boylece 37 yaşımda başladı. Böylece kendime yeni bir hayat kurabilme
şansına sahip oldum. Normalde eleman arayanlar belli yaş gruplarını tercih
ederken Avon’un gelişim ve çabayı önceliğine alarak kucak açması ile
hayallerime kavuşma yolculuğum başladı.
Avon’da hangi görevlerde bulundunuz?
Nasıl ilerlediniz?
14
yıldır Avon’da çalışıyorum . 1997 yılında Bölge Satış Sorumlusu olarak işe
başladım. O yıllarda henüz Takım
Öncülüğü sistemi yoktu. Bölgemde tek
başıma çalışıyordum. Çok kısa bir süre sonra sistem değişti ve ben Takım Öncüsü
başlatarak ekip kurma şansına sahip oldum. Temsilcilerim arasından 24
Takım Öncüsü başlattım. Bu ekibimle Avon’daki ilk yılımın sonunda
Türkiye Birincisi olarak sahneye çıktım.
Hayallerim
adım adım gerçekleşmeye başladı. Artık
her türlü ofis dışı ortam benim çalışma alanımdı ve elimden Yeni Temsilci Geliştirme 'nin sembolü olan çantamı bırakmıyordum, bu benim şirket çantamdı..
2
yıl Bölge Satış Sorumluluğu yaptıktan sonra Bölge Satış Şefi olarak atandım. 5
yıl boyunca İstanbul’un Avrupa yakasındaki tüm bölgelerini yönettim. Ekibim ve
ben TÖ sistemindeki fırsatları çok iyi kullandık ve başarılı olduk.
2000
yılında Bölge Satış Müdürü olarak atandım. Türkiyenin yarısı olan bir
coğrafyayı yönetmeye ve farklı bölgeler ve kültürlerle tanışmaya başladım.
Böylece seyahat etme hayalimi de gerçekleştirmiş oldum, daha geniş bir etki
alanı kurmayı başarmıştım.
Türkiye’yi doğudaki sınır bölgelerine kadar tanıdım. Bakış açımda büyük değişiklikler oldu. Doğudaki kadınların gücünü, isteğini ve çabasını gördükçe, Avon’un herkese kucak açan kazanç fırsatlarına daha da büyük hayranlık duymaya başladım.. işimi daha geniş bir pencereden seyrettim..
Son
4 yıldır Takım Öncülüğü Sistemi ve Satış Eğitim Müdürü olarak çalışıyorum.
İşimiz hem Takım Öncülüğü sistemini geliştirmek, adapte etmek, en iyi
uygulamaları geliştirmek hem de eğitimler sağlamak. Takım Öncülerimize sınıf eğitimleri hazırlıyor
ve onların işlerini daha kolay yapabilmeleri için destekliyoruz.
Temsilcilerimizin
eğitim kitapları ve tüm eğitim dökümanlarını hazırlıyoruz, saha ekibimizin gelişimi
için eğitimler hazırlayıp veriyor ve koçluklar yapıyoruz. Ayrıca internet üzerinden
eğitimleri arttırıp geliştirmeye çalışıyoruz.
İşimizi geliştirmek üzere projelerde yer alıyoruz.
Zorlandığınız zamanlar oldu mu?
Her
yeni görevde ve değişimde farklı zorluklarla mücadele etmem gerekti, işim
beni her zaman zorladı.
İşimiz hızla gelişirken
sürekli onun hızına ayak uydurmam gerekti. Sürekli olarak öğrenmeyi devam
ettirdim ve hızlı oldum, öğrendiklerimin hepsini hızla hayata geçirdim.
İşinizi yaparken en çok hoşunuza giden şey nedir?
Avon’u
çok kalabalık bir aile olarak görüyorum. İçinde ne çok hikaye var..bazılarını
anlatırken gözüm yaşarıyor...bazılarında gurur duyuyorum. Sahneye çıkan
kadınlarımızı alkışlarken kendi kendime düşünüyorum..biz kadınlar daha önce bu
coşkuyu ve gururu nerede yaşamıştık
diye.. bulamıyorum.. geliştiren, yapılanı takdir eden, destekleyen bir şirkette
çalışmak ve kadınların hayatına katkıda bulunmak bana gurur veriyor ve beni
daha da güçlendiriyor.
------
Yukarıdaki yazıda anlattığım tüm işler yok oldu gitti, zamana dayanamadı..:)) Ne fikirler, ne şunlar, bunlar kalmadılar.. Endişeler, titizlikler, tartışmalar, mücadeleler, ikna süreçleri, zorlanmalar, zaman sınırları, planlar, planlar, planlar.... hepsi yok oldular...
Geriye ne kalır ki? Hiç mi bir şey kalmadı iş hayatımdan ? Geriye kalan şahane ve unutulmaz bir anı deposu, şahane bir dost meclisi, şahane bir arkadaş gemisi .. şahane kız kardeşlerim..
Ne çok birbirimizin elini tutmuş, ne çok birbirimize yaslanıp ağlamışız.. Ne çok sevinç çığlığı atıp, ne çok horon tepmişiz.. Ne çok uykularımız kaçmış, ne çok konuşmuşuz.. ne çok paylaşmışız..
Geriye ne kalır ki? Hiç mi bir şey kalmadı iş hayatımdan ? Geriye kalan şahane ve unutulmaz bir anı deposu, şahane bir dost meclisi, şahane bir arkadaş gemisi .. şahane kız kardeşlerim..
Ne çok birbirimizin elini tutmuş, ne çok birbirimize yaslanıp ağlamışız.. Ne çok sevinç çığlığı atıp, ne çok horon tepmişiz.. Ne çok uykularımız kaçmış, ne çok konuşmuşuz.. ne çok paylaşmışız..
İşe başlarken neler olacağını nereden bilebilirdim..
Avon benim hayatımın rengi oldu.. İyi ki o görüşmeye gitmişim ve iyi ki kabul edilmişim..
Mülakattan hemen sonra Hamit'e müjdeli haberi verdim.. "Hamit'çim ben ayrılıyorum.. ofis ve Mali Müşavirlik senin olsun :)) Ben yeni işime başlıyorum :))"... ve o gün son kez ofiste birlikte çalıştık.. Böylelikle Hamit'e çok sürpriz olan bu ayrılık gelip kapıya çatmıştı.. "Hayırlı olsun" dedi ve beni her zaman olduğu gibi seçtiğim yolda yıllar boyunca destekledi..
Merhaba Eczacıbaşı-Avoonnnnn ve yeni hayatım....