Bölgemdeki yardımcı sayımı arttırmam gerekiyordu, çünkü yeni temsilcileri birlikte buluyorduk.. İlk aklıma gelen yakınımdakiler oldu. Nurcan.. komşum.. ilk işe başlarken Eğitim Şefim bana "sen de tanıdık birini bul , temsilci yapalım ve kayıdını nasıl yapacağını öğretelim" demişti. Ben de ertesi gün evimizin garajında rastladığım komşum Nurcan'a "Avon Temsilcisi olur musun?" demiştim.
Nurcan benim ilk temsilcim oldu. Zaten İngiltere'den Avon'u çok iyi tanıyordu. Muhteşem satışlar yapmaya başladı. Arkadaşları arasında forsu olan bu kadın, hiç çekinmeden kataloğunu çıkarıyor ve muhteşem tanıtım yapıyordu. O'nun kendine olan bu güveni beni de motive ediyordu.
Nurcan bizim apartmanda oturuyordu. Uzunca bir zamandır O'nu izliyordum.. Sabahları şık şıkıdım giyinip lüks arabasıyla çocuklarını okula bırakır, öğleden sonra da almaya giderdi. Okulda O'nu hep yanında arkadaşlarıyla görürdüm, iyi bir çevresi vardı.. Gülümsemesi sımsıcaktı.. Uzun yıllar Londra'da yaşamış ve çocukları burada yetişsinler diye gelmişlerdi. Hepsinin aksanlı Türkçe'si vardı.
Nurcan'la tanışmak için fırsat kolluyordum. Sonuçta aynı apartmanda oturuyorduk.. Bir gün telefon açıp "akşam size geliyoruz" dedim ve 20 yıllık kesintisiz dostluğumuz böylece başlamış oldu.. Bu ilk tanışmanın paniğini ve evi nasıl iki dakikada topladığını kahkahalarla anlatırdı..
Daha sonraları birlikte mangallar yakıp piknikler yaptık, sinemalara gittik, eşlerimizi musiki cemiyetlerine gönderdik.. Birlikte tatillere çıkıp eğlendik.. Yıllar sonra onlar Londra'ya döndüler.. hala orada yaşıyorlar.. ama biz hiç kopmadık..
Onlar Londra'ya döndüklerinde ben de Avon satış yöneticileriyle Londra'da bir eğitime katılmış, iki arada bir derede Nurcan'la buluşup hasret gidermiştik.. Yandaki resmi 15 yıl önce bu buluşmada çektirmiştik..
Nurcan ailecek İstanbul'dan Londra'ya tekrar döndüğünde Middlesex Üniversitesi'nde Problemli Çocuklara yönelik eğitim aldı ve okulunu bitirdi.
İki çocuğuyla kendisine başka bir hayat kurmanın hiç bir zaman geç olmadığını her zaman kanıtladı.. Okulunu bitirip işe girdi ve problemli çocuklara danışmanlık yaptı..Onlar bir suç işlediklerinde ailelerinden önce yanlarında oldu, onları savundu, yol gösterdi..
Hayat her zaman beklediğimizi vermiyordu ama bazen de istediğimizi koparıyorduk.. Nurcan'da böyle kadınlardandı..
Her zaman gülen yüzü, şen kahkahaları insanın içini ısıtıyordu.. Her zaman samimi, her zaman açıktı.. Şimdi bile çevremde çoğu kişi beni gördüğünde soru sormazken, Nurcan sürekli soru sorar, anlamaya çalışır ve çok iyi dinlerdi.. Bu yüzden çok iyi diyalog kurardı..
Hala daha buluştuğumuzda bizi birilerine tanıştıracaksa mutlaka anılarımızdan bahseder.. Anılarımız hiç eskimemiştir, hep canlıdır.. " Geldim Tuzla'dayım " der yanına uçarak gideriz.. O Londra'dan arabayla yola çıkar, Avrupa'da dolanır, bizim E-5'ten geçerken Silivri'ye uğramadan geçmez..
Onlar Londra'dan, biz İstanbul'dan Side'de tatillerimizi denkleştirdiğimiz buluşmalarımız olmuştur.. Onlar rezervasyon yaptırmışlar.. neresi olduğu önemli değil.. hemen biz de giderdik. Birlikte Uludağ, Pamukkale gezilerimiz olmuş, onlar da biz neredeysek oraya gelmişlerdir..
Hele bizim bir hafta ailecek Nurcan'la Londra'yı dolaşmamız var ki ; unutulacak gibi değil.. Gezmediğimiz yer kalmadığı halde bir de iki katlı tur otobüslerine binip dolaşmıştık..
Yalnız Nurcan zaten 15-20 yıldır oralarda yaşadığı halde otobüsteki anlatımı dinlerken "Aaaa öyleymiş !! Aaaa buradaymış, Aaaa bu bina o muymuş! " şaşırma ifadeleriyle bizden daha fazla öğrenmişti.. Güya arada bize anlatmaya çalışıyordu ama daha çok kendi dolaşır gibiydi :))

Bu gezi sırasında Westminster Abbey kilisesinin önündeki kalabalığa anlam verememiştik. Durakta indik ve kalabalığa karıştık.. Öğrendik ki II. Elizabeth bir tören için orada ve birazdan dışarı çıkacak..
Ön saflarda yerimizi aldık ve tam da önümüzden antika arabasının içinden halkı selamlayarak geçti.. Biz de O'na el salladık..
Nurcan bunun üzerine "20 yıldır burdayım sizin sayenizde Kraliçe'yi gördüm" demişti :))
İstanbul'dan Londra'ya kesin dönüş yaparken evindeki güzelim çiçeği bana vermişti. Şu anda bu çiçek evimde hala kocaman cüssesiyle bizimle birlikte yaşamakta :)) tam 15 yıldır bizimle..
Hamit'le ev satışı için tapu hikayeleri çok komiktir.. Nurcan evi satmak için gelince yardımcı olsun diye Hamit'i de yanına alıp Tapu'ya gitmişti. Öğle tatili olunca parayı aldıkları halde tapu işlemi yarım kalmıştı. Hamit "Hadi yemeğe gidelim" deyip Nurcan'la oradan ayrılınca alıcı adam arkalarından bakakalmıştı :))
Para nerde yok.... tapu nerde yok.. satıcı nerde yok... :))
Adam kaçarlar mı acaba diye arkalarından bakakalmış..Nurcan bu hikayeyi kahkahalarla anlatır..
Nurcan. eşi, kızı, oğlu, damadı ve gelini ile..
Bu sefer he zamankindan daha mutlu... ve en önde :))