Suffragette.. Film İstanbul'da bile çok az sinemada oynuyor. Gümbürtüye giden bir çok şeyin arasında bu film de geçmişte verilen gerçek bir mücadeleyi anlattığı halde eğlenceli filmlerin arasına maalesef girememiş. Sakın siz de okumaktan sıkılıp yazımı yarıda bırakmayın.. Sizinle çok enteresan şeyler paylaşacağım.
Bizde filmin adı Diren konulmuş.... İngilizce'de "Oy Hakkı" anlamına geliyor.
"Protesto yoluyla, oy kullanma hakkını arayan kadın." demek..
Film İngiltere'de kadınların seçme-seçilme hakkı elde etmek için nasıl mücadele verdiklerini anlatıyor. Aynı bizim gibi.. 😓 Çok merak ettim bizde de böyle bir mücadele var mı acaba? diye Google'dan arayınca Atatürk'ün bu şahane giyimli kadınlarla fotoğraflarını buldum.
İngiltere' yi arayınca mücadele eden kadın fotoğrafları, mücadelenin tarihi, resimleri, afişleri, olayları, anma toplantıları.. yüzlerce mücadele olayı.. Anladım.. Biz hazıra konmuşuz.. bilirsiniz uğrunda mücadele edilmeyen elimize hazır verilen şeylerin kıymeti bilinmez.. Sanırım değer bilmezliğimiz bundan..
Oysa dünyada ilk olarak bu hakkı elde eden ülke Yeni Zellanda.. Niye?
Çünkü oradaki İngiliz bir kadının örgütlü mücadelesiyle bu hak elde edilmiş.
Amerika'da ise seçme ve seçilme hakkı ve kölelikle mücadele için örgütler kurup hak aramışlar. Zihinlerden silinmeyecek eylemler yapmışlar. Birinde kendilerini bileklerinden Beyaz Saray'ın parmaklıklarına zincirle bağlamışlar. Ya İngiltere'de ?? 30 yıl boyunca mücadele etmişler..
Önlerine dikilen sorunların büyüklüğüne karşın toplumun her kesiminden kadın konumuna ve ezilişine başkaldırmış ve birlikte bir hareket başlatmışlar. Önce şiddet içermeyen barışçıl yöntemler denemişler.. "Kadınlara Oy Hakkı" yazan dövizleriyle sokaklarda, kamu binalarının çevresinde küçük çaplı eylemler başlatmışlar, ama politikacılar kendilerini görmezden gelmiş.

Kadınlardan biri kendisini siyasetin kalbinin attığı caddede raylara bağlarken bir diğeri Avam Kamarası'nın toplandığı binadaki heykele kendini zincirliyormuş.
Bu kadınların çoğu tutuklanmış ve mahkemeye çıkarılmış. Bu sefer de hapisteki kadınlar açlık grevine başlamışlar. Hükümet durumdan korkup aman birisi ölür de "bir kahraman, bir şehit yaratırlar olaylar büyür, basın üzerine gider " diye hapishanede açlık grevi yapan kadınların doyurulmasını emretmiş.
Bu resimde zorla nasıl doyurulduğu anlatılmış.. Filmde de açlık grevi yapan ve beslenmeye karşı çıkan kadınların zorla ağızlarından, burunlarından 1,5 metrelik plastik borularla süt akıtıldığını seyrettik.
Kadınların liderleri meydanlarda gururla "savaşmayı seviyorum" diye bağırıyor, inançları uğruna hayatını hiçe sayıyormuş.. Suffragette denilen bu kadınlar eylemlerine tutkuyla bağlıymışlar.
Ancak bu harekete karşı kampanyalar başlatılmış. Kadının yerinin evi olduğunu anlatan türlü görsel malzemeler çıkarılmış. 1960'lardan sonra yayılmaya başlayan Feminist hareket için de böyle söylemler vardı hatırlarsanız. Ne kadar benzer :))
Her türlü sömürü yapılıyor, kadının yeri kocasının yanı fikri yayılıyormuş.. (Hala da öyle değil mi?) Evinin bakımını yapacak, çocuk yetiştirecek., siyasete aklı ermez.. Hatta o dönemlerde bu hak tartışılırken bir siyasetçi "kadınlara oy kullandıracaksak ineklerde mi oy kullanacak?" diyecek kadar ileri gidebiliyormuş.. inanılır gibi değil..
Bakın nasıl çizilmiş.. Oy kullanmaktan gelen kadın seçim gününde. Kocasının haline bakın :)) Olacak şey değil !!
Ya bu annesi oy kullanma hakkını arayan kadının çocuğuna ne demeli ? :))
Ne kadar mutsuz, kimsesiz..
Bu da bu mücadelede hak arayan kadının evi..
Dağınık, bakımsız, kendisi de ne kadar çaresiz ve yorgun ??
Kocası da ne kadar masum :((
Bütün bunlar olurken kadınlar bakmışlar hiç kimse ciddiye almıyor, bu kez şiddete başvurmaya başlamışlar. İnsanlara zarar vermeyecek ama ses getirecek eylemler planlamışlar. Posta kutularına gaz yağı dökerek yakmışlar.. Telefon kablolarını kesmişler.. Çeşitli yerleri kundaklamışlar.
Bu arada erkekler de kadın hareketini önlemek için harekete geçmiş, kovalamış, saldırmış hatta dövmüşler. Hatta bazı gazeteler kadınları taşlamaya çağırmış..
Ancak tüm dünyanın ilgisini çekecek başka bir eylem planlamışlar. At yarışı derbisine Kral ve Kraliçe ile birlikte dünya basınından gazetecilerin de katılacağı öğrenilince bulunmaz fırsat olmuş..
Bu kadınlardan biri tam koşu sırasında atlar dört nala giderken çitleri geçerek kendisini Kral'ın atının önüne atmış. Bu olay büyük ses getirmiş ve tüm dünyanın gündemini bu olaya çekmiş. Hem de canı pahasına.. kadın yaralandıktan 4 gün sonra ölmüş..
Ülke şoke olmuş, kadın hareketi ilk şehidini vermiş. Cenazesine dünyanın her yerinden gelen kadınlar katılmış ve müthiş bir itici güç oluşmuş..
Sonra ne mi olmuş?
Hiç bir şey.. Yeni yasa teklifleri getirilmiş ama çoğu okunmadan rafa kaldırılmış.. :((
Oysa kadınların haklarını elde etmeleri için bir savaş çıkması gerekiyormuş.
1. Dünya Savaşı..
Tüm genç erkeklerin savaşa gönderilmesi birçoğunun ölmesiyle (ölenler, kayıplar, yaralılar savaşın tüm cephelerinde toplam 39 milyon erkek ) iş gücünde sıkıntılar baş gösteriyor.. ve kadınlara ihtiyaç duyuluyor. Fabrikalar, mağazalar, bürolarda, ambulanslarda, hasta tedavilerinde kadınlar her yerde çalışmaya başlıyorlar.
Kadınların üstlendikleri işlerde başarılı olmalarıyla işler değişiyor.
1. Dünya savaşından çıkan tüm ülkeler için durum aynı..
Böylece tüm dünyadaki değişimin bir yansıması olarak geliyor seçme ve seçilme hakkı.
1918'de Savaşın bitmesinden hemen sonra oy sistemi tamamen değiştiriliyor.
İngiltere 1918, ABD 1920, Türkiye 1934 ..
Haklarını alabilmek için mücadele edenler bunlardan vazgeçmezler.
Kıskanıyorum Yeni Zellanda Dolarını..
124 yıl sonra bile üzerinde Kadın Hakları için mücadele etmiş bir kadının resmi var..
Bizde böyle bir para var mı? hatırlayamadım.. Ya böyle bir kadının ismi? Hayır bizde Atatürk var.. Bizim adımıza her şeyi düşünmüş.. her şeyi elimize hazır vermiş..
Dünyada demokrasi için, özgürlükler için, ırkçılık için, kölelik için, kadın hakları için verilmiş böylesi mücadeleler bu haklara değer katıyor. Acaba bu yüzden mi bilmiyoruz hiçbir şeyin kıymetini..
14 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü.. Kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.
Şimdi acaba bir kadın resmini paramıza basacak olsak kimi önerirsiniz?