
Komşumuzun ön ayak olmasıyla Rotary ile tanışmıştık. Aslında Hamit üye olmuştu ama ben de kulübü takip ediyordum.
Daha önceleri Rotary ile ilgili hiç bir bilgimiz yoktu. Hamit'in önce üye olması sonra da bir kaç ay içinde Başkan olması nedeniyle benim de rollerim değişiyordu.
Rotary Kulübü büyük bir organizasyondu. Neredeyse her ilçenin bir kulübü ve organizasyonu vardı.

Her hafta toplantı düzenlemek esastı. Hafta içi belirlenen hep aynı saatte ve hep aynı mekanda üyeler hem yemek yer, hem de toplantı yaparlardı.

Her hafta toplantı düzenlemek esastı. Hafta içi belirlenen hep aynı saatte ve hep aynı mekanda üyeler hem yemek yer, hem de toplantı yaparlardı.
Rotary Kulüp Üyeleri meslek gruplarından farklı seçilir ve onaydan geçerdi. Öyle kuralları vardı ki 1900'lü yıllarda belirlenen bu kurallar hala büyük bir titizlikle işlemekteydi..
Gerçekten bazen hayranlıkla, bazen de şaşkınlıkla izlediğim şeyler olurdu.
Gerçekten bazen hayranlıkla, bazen de şaşkınlıkla izlediğim şeyler olurdu.
Toplantılar maksimum bir saat sürer. Başkan toplantıyı topuzla zile vurarak açar ve bir saat sonra kapatır. Toplantı kapandıktan sonra sosyalleşme başlar, aynı zamanda isteyen yemeğini de yediyse ayrılabilirdi.
Hamit kürsüye çıktığında gergin olurdu. Bu tip çerçeveli ve ciddi işler Hamit'e göre değildi :)) O bu kadar kuralları ve şekli şemali belirli işlerde yapamazdı, sıkılırdı. Hala da öyle.
Hamit kürsüye çıktığında gergin olurdu. Bu tip çerçeveli ve ciddi işler Hamit'e göre değildi :)) O bu kadar kuralları ve şekli şemali belirli işlerde yapamazdı, sıkılırdı. Hala da öyle.
Üyeler her toplantıdaki bu yemek maliyetine kendileri katlanır, yemekler çoğunlukla otellerde, fiks menü anlaşılır ve hemen orada ödeme yapılırdı. Bu yemeklerin çoğuna biz eşler de katılırdık. Bu yemekler sayesinde çok güzel bir grup oluşturmuştuk. Sadece toplanmıyor, toplantı bitince şarkılar söylüyor, eğleniyorduk.. Beylikdüzü Rotary Kulübü İstanbul'daki en genç kulüptü..
Toplantılarda bilgilendirmeler yapılır ve projeler üzerinde konuşulurdu. Aramıza yeni katılanlar bölümünde o gün ilk kez toplantıya katılan yeni üye hakkında hazırlanan özgeçmiş okunur ve eşi de tanıştırılırdı. Aynı zamanda toplantılarda doğum günleri kutlanır, üyelerle ilgili bilgilendirmeler yapılırdı. Her şey çok formaldi ama kutlama, takdir, teşekkür çok bol olduğu için çok tatmin ediciydi.
Her Rotary Kulübünün yıl başında belirlediği yıllık hizmet planları vardı. Sadece bölgenin değil, İlin de projeleri vardı. Bu büyük projeler ve kulüpler arasındaki kaynaştırma için daha üst bir ekip vardı. Zaten tüm dünya organizasyonu da bu şekilde ilçe, il, ülke olarak farklı organizasyonlarla bir araya gelirdi. Her dönemde tüm üyeler sırasıyla tüm görevleri devralırlar ve sırayla da Başkan olurlardı..
Yıl sonlarında güneyde bir otelde tüm organizasyon toplanır, o yıl gruplar faaliyetlerini anlatırlar ve gelecek yılın organizasyonu ile tanışılır. Başkanlık devir törenleri kutlama ile ayrıca bölgelerde yapılır ve o gecede eski ekipler eşleriyle yeniyi kutlayarak görevlerini devrederler. Ben de bu aşamaları Hamit'le birlikte yaşadım. Hem devraldık, hem devrettik :))
Bu tür toplantı ve davetlerde neyin nasıl yapılacağına dair kurallar vardır ve mutlaka bu gibi kritik toplantılarda üst gruplardan Rotaryenler eşleriyle birlikte gelir ve toplantılarda saygıyla karşılanan ağır misafir olarak ağırlanır ve onlar da toplantıyı izlerlerdi.
Aynı zamanda yapılan toplantılar ve katılımcılar faaliyet raporuna yazılır, her hafta kulübün bülteni toplantı bilgilendirmesini de kapsayacak şekilde tüm üyelerin maillerine ve Rotary yönetimine de bildirilir. Buradaki kritik konu toplantı katılımıdır. Üye sayısı ve katılımı yüksek kulüpler başarılıdır.
Nasıl organizasyon ama?
Ben de tam bu sırada bir Amerikan şirketinde çalıştığımdan her şeyin böyle şekli şemali olması bana yabancı gelmiyor, kutlamalar, davetler, anonslar tanıdık geliyordu. Bir sosyal kulübü bir zorunluluk olmadan gönüllü şekilde böyle yürütmek ve 115 yıldır devamını sağlamak inanılmazdı..
Başta Amerika'da tamamen bir erkek kulübü olarak kurulmuş ama sonra kadınlara da yer vermişti.. Guvernörlerin eşleri yüksek rütbeli sayılır ve grubundaki tüm başkanların eşleriyle toplantılar düzenler, onları da işlerin içine çeker, bağış toplama, etkinlikler ve yardımlar düzenleme konularında göreve dahil ederdi. Bu toplantılar hafta içi gündüz yapıldığından ben hiç katılamadım.

Öyle bir kulüp ki ; sadece eşleri değil çocukları da dahil ediyorlardı.
Üyelerin genç çocuklarını Rotarakt olarak gruplandırılıyor, onları da faaliyetlerde görevlendiriyor, çeşitli seminerler, eğitimler düzenliyor, tanışıp kaynaşmaları sağlanıyordu.
Dünya üzerinde öğrenci değişimi ve misafir kabulü ile Rotaraktlar farklı ülkelerdeki üyelerin çocuklarıyla değiş tokuş ediliyor, yine Rotary adetleri ile her ülkede öğrenci karşılama ve ağırlama prosedürü aynı işliyordu :))
Aslında belki de geleceğin Rotaryenleri yetiştiriliyordu. Rotary sadece Kulübe üye olanı değil onun tüm ailesini dahil ediyor, hepsine ayrı yer açıyor, görev veriyordu.
Hem tanışıklıkları, çevreyi arttırıp geliştirmek, sosyal ilişkileri canlı tutmak, hem de çevreye ve insanlara hizmet anlayışıyla projeler üretmek başka bir deneyimdi. Burada zor olan üzerinde çalışılacak ihtiyaç duyulan projeler üretmekti.. Bizde kurumlar genel olarak hantal ve işbirliği içinde çalışmadıklarından bir faaliyette bulunmak için izinler almak, bir kurumdan yardım istemek, onu bir projeye dahil etmek çok zordu. Benim en çok üzüldüğüm konu budur.. Elinizde tüm malzemeler vardır bir türlü şöyle lezzetli bir yemek yapamazsınız.. çünkü ocak devletin elindedir. Onsuz bir şey yapamazsınız. Her kurum birine bağlıdır, ona sorar, öteki ötekine sorar.. bir türlü hız kazanamazsınız.
Bu yüzden de bağımsız projeler oluşturulur. Bu sefer de yaraya parmak basmak ve etkiyi arttırmak zorlaşır..
Bu yüzden de bağımsız projeler oluşturulur. Bu sefer de yaraya parmak basmak ve etkiyi arttırmak zorlaşır..
Projelerimizden biri de bölgelerimizdeki yetişkin kadınlara okuma-yazma öğretmekti. Ben de gönüllü oldum. Eğitici eğitimi almak üzere Sarıyer'de bir salonda tüm bu projeye gönüllü olan kulüp üyeleriyle birlikte eğitime katıldım. Bizim kulüpten bir tek ben vardım. Eğitime hayran kaldım. Okuma yazma bilmeyen kadınlarla sahnede patlıcan salatası yapıldı.. Malzemeler ve miktarları yazıldı, resimleri yapıldı, okundu, bol malzemeli bu salata bittiğinde salona dağıttılar hepimiz yedik.. Sahnede tüm malzemeleri yazmayı ve okumayı öğrenen kadınları ve yöntemi hayranlıkla izledim.
Bir yetişkin kadının çarşıda pazarda sebzeleri ve fiyatlarını okuması bile yeter. Onlar da bunu hedeflemişlerdi.. Süper.. çok sevdim. Hemen bizim kulüpteki bir üyemizin boş olan yazlık evinin mutfağında sınıfımızı açtık. Derslerim Cumartesi günleriydi. Tüm hafta çalışıyordum ve Cumartesi sabahı da derse gidiyordum. 5-6 öğrencim vardı. Gürpınar'a köyünden göçüp gelmiş ama okuma yazması olmayan kadınlara ödev veriyor, öğretiyor, bir yandan da bir şeyler pişiriyorduk. Birkaç ders sonunda bir hanımın okuyabildiği bir kelimeden sonra beni ayaklarımdan tutup havaya kaldırışını unutamam..
Yıllık faaliyetlere eklenecek konular için Guvernörün eşi beni aramış ve öğrencilerimle birlikte bir fotoğraf istemişti de verememiştim.. Her şeyin fotoğrafını çeken ve saklayan, arşivleyen ben bu anımın bir fotoğrafı olmadığı için çok esef ederim.

Rotary'nin haftalık rutin toplantılarına bazen misafir konuşmacı davet edilir, konuşmacı kendi ilgi alanındaki bir konuyu dinleyenlere aktarırdı.
Bu konuşma ekonomik, sosyal, siyasal, bilimsel, sanatsal olabilir, bazen de tanınmış kişiler davet edilirdi.
Bu çok farklı fikirlerin deneyimlerin buluştuğu ortamlarda sunumları ilgiyle dinlerdim..
Bu konuşmacılardan biri de İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'ydu.
Başka bir gün bir göz doktoru, başka bir gün Sosyal Hizmetler'de görevli bir Psikolog, başka bir gün bir iş adamı..
Ben de geçen yıl konuşmacı olarak davet edilmiştim .. Ne mi anlattım?? Dünya Seyahatimizi anlatmamızı istemişlerdi.. Düşündüm taşındım bana verilen bir saatte bunu anlatmak mümkün görünmüyordu. Ben de sadece 55 günlük bu seyahat için yaptığımız hazırlıkları ve planlarımızı anlatmayı seçtim. İlk fikirden uçağa binene kadar geçen sürede yaşadıklarımızı anlattım.. Çok ilgi çekti ve herkesler böyle bir gezinin arka planının da ne kadar emek istediğini görüp şaşırdı..
Rotary Kulüp üyeleri kendi aralarında gruplara ayrılır, 6-7 kişiden oluşan bu gruplar eşleriyle birbirlerinin evlerinde toplanır, ailecek görüşmeler yapılırdı. Birlikte sohbetler edilip, yemekler yenir, kaynaşma üst düzeyde gerçekleşirdi. Sırayla "ocakbaşı" denilen bu toplantılar her ay bir üyenin evinde gerçekleşirdi. Planlar yönetime bildirilirdi. Kim toplandı? Kim toplanamadı? Hangi Rotary projeleri konuşuldu? Kaç kişi katıldı?
Sonra da bültende bilgisi üyelere aktarıldı.. İşte o sayı..
Rotary Kulüp üyeleri kendi aralarında gruplara ayrılır, 6-7 kişiden oluşan bu gruplar eşleriyle birbirlerinin evlerinde toplanır, ailecek görüşmeler yapılırdı. Birlikte sohbetler edilip, yemekler yenir, kaynaşma üst düzeyde gerçekleşirdi. Sırayla "ocakbaşı" denilen bu toplantılar her ay bir üyenin evinde gerçekleşirdi. Planlar yönetime bildirilirdi. Kim toplandı? Kim toplanamadı? Hangi Rotary projeleri konuşuldu? Kaç kişi katıldı?
Sosyal etkinlikler, ortak planlarla geziler, seyahatler, büyük yemekli eğlenceler düzenlenirdi. Dans dersi bile almışlığımız vardı. Bir keresinde de Kartalkaya'ya gitmiştik. Herkes kayarken ben kenarda oturmuştum ama Hamit'e "haydi Başkan diye diye, O'nu da yanlarına almışlar ve Hamit sanki doğuştan biliyormuş gibi birkaç gösterdikleri hareketten sonra zirveden aşağıya kaymıştı :)).. Tüm bu iletişim ve birliktelikler yalnızlaşan toplumumuzda ev toplantıları ve görüşmeler azalmışken bize ilaç gibi geliyordu.
Başkan ve eşinin giydiği Rotary Üniforması vardı.. Özel anlaşılan bir butikten kadın-erkek aynı kumaştan ceket dikilir, yakalarına türlü rozetler takılırdı.. Her sene bu ceketlerin tarzı, rengi, stili değişirdi, toplantılara bu şekilde katılınırdı.. Herkesin yakasında rozetler varken ben o zamanlar sadece Avon rozeti takıyordum, rozetim yakamdan eksik olmazdı. Bir çok ceketimin, elbisemin yakaları rozetten delik deşik olurdu.. Bu yüzden birkaç rozetim vardı da bazılarını yakamda bırakırdım.
Ben Avon'da yoğun çalışıyordum ama tüm etkinliklere de katılıyordum. Üstelik sosyal statü ve gelir düzeyi diye bakıldığında biz grubun alt seviyesinde kalıyorduk. Ne gam :) Diğerlerinin evinde hizmetliler servis yaparken bizim Mimaroba'daki evimizde tüm servisi ben yapmıştım. Üstelik bir masamız olmadığından (salona masa koymazdık) herkes kucağında yemek yemişti. Erkekler evimizin küçük balkonunda tabureyi sehpa yapmışlar, çilingir sofrası kurmuşlardı.
Öyle coşulmuştu ki ; evdeki oyuncaklarım ve Güvernör Yardımcısının getirdiği sihirbazlık malzemeleriyle coşmuş, yapışan örümceklerle camlara atış yapmıştık, çok gülüp eğlenmiştik.. Herkes içindeki çocuğu rahatça ortaya çıkarmıştı..
Ertesi gün de ben yorgun yatarken Guvernör Yardımcısının eşi telefon edip geçirilen muhteşem gün için teşekkür etmişti. Bu arada Guvernör Yardımcısının Eşi Merkez Bankası'nda üst düzey bir bürokrattı.. Kızları Sabancı ailesinin gelini oldu :))
Kolay değildi Zekeriyaköy'de bir villada hizmetlilerle ağırlandıktan, şaraplarla başlangıçlar yapıldıktan sonra bizim Mimaroba'daki apartman dairemizde kucaklarında tavuk-pilav yemeyi siz karşılaştırın..
Sınırlar sadece bizim kafamızda.. Biz hep kendimize güvendik ve rahat olduk, çok samimi olduk, olduğumuz gibi olduk, Öyle oldukça da hep dahil edildik.. Köyde yolda yürürken hiç tanımadığımız halde sofrasına davet eden "Allah ne verdiyse" diyen birinin davetinden başkasını değerli bilmedik.
Başkanlarla bir yemekten çıkarken.. Yıl 2002..
En üst düzeydeki bu kulüp yöneticileri en üst düzey gelir grubunda yer alıyor, bu kişiler aynı zamanda toplum için çalışıyor, kendi işlerinden ayırdıkları zamanlarının çoğunu da bu projelere ayırıyorlardı. Hayatlarında davetler, toplantılar sayısızdı..
Ev sahipleri misafirleriyle tek tek ilgileniyordu. Her başkanla eşli fotoğraflar çekiliyordu. Bizim dönemimizdeki Güvernör ve Eşi benim hep hayranlık duyduğum bir karakter oldular. Mütevazilikleri ve hayata pratik ve insani bakışlarını çok takdir ediyordum.
O eve hayran kalmıştım. Tuzla'da tepeden Adalar'a bakıyor, kocaman bahçe içinde ev kış tarafı yaz tarafı diye ikiye ayrılıyordu. Evin yazlık tarafı havuza bakıyor ve evin içi daha yazlık mobilyalarla döşenmişken, kışlık taraf kış bahçesine bakıyordu. Bu tarafın mobilyaları daha ağırdı..
Fikir şahane ama değil mi? hem yazlık hem kışlık eviniz bitişik ama farklı yönlere bakıyor, salonları, mutfakları, oturma alanları, bahçeleri ayrı, diğer mekanları ortak :)) Böyle detaylı anlatıyorum çünkü böyle bir ev şimdiye kadar da görmedim.
Hamit'in başkanlığı bir yıl sürdü. Bu bir yıl içinde sayısız görüşme, yemek, toplantı, eğlence, geziye katıldık. Toplumun ihtiyacı olan konuları anlamaya ve dokunmaya çalıştık. Hamit Başkanlıktan yorulmuştu. Her hafta bir konuşma hazırlığı yapmak, bültene "Başkanın Mesajı" yazısını yazmak, toplantılara katılmak O'na çok fazla geliyor ve rutinden sıkılıyordu. Kolay değil, çok sık, her hafta..
Görevi devrettikten sonra başka bir pozisyonda görev almadı. Sonra da biz Silivri'ye taşındık ve kulübün sınırlarının dışına çıktık. Her hafta katılım imkansızdı. Devam etmedik ve kulüpten ayrıldık.
Daha sonra Çorlu Kulübünün bizim sitenin içinde bir yemeğine rastladık, onlarla da konuştuk ama bir daha rutine başlamadık. Eski kulübümüzün bir çok üyesi değişti ama biz devam eden birkaç kişiyle görüşmeye devam ediyoruz ve bazı toplantılarına misafir olarak katılıyoruz. Belki daha sonra yine deneyimleriz..
Rotary'e meraktan kafamızı uzattık ama tahmin ettiğimizden fazlasını yaşadık.. İyi ki öyle yapmışız, bakın kocaman yazı oldu, anı oldu, gülümseme oldu. Belki de "patlıcan" yazmayı öğrettiğim kadına iz oldu.. Eee daha ne olsun.. belki size de bir fikir olmuştur. Ne mutlu bana..
Guvernör Kimdir? merak ettiyseniz bazılarının özgeçmişleri için tıklayın ve lütfen kendi işleri yanında yaptıkları görevlere bir bakın.. Güvernör resim ve özgeçmişleri için tıklayın