100 Bölgeyi devir aldığım ilk yılın ortalarında Avon'un büyüme stratejisi değişti ve ekiplerimiz de çoğaldı. Yeni ekibimde de başka yol arkadaşlarım oldu.. Yaklaşık 20 kişilik bir ekiple çalışmaya başladım. Bu ekibin hepsi işini çok iyi yapan kişilerden oluşuyordu.
Ekibimin büyük kısmı Avcılarda iken Büyükçekmece'de yeni bir ekip kurmak için bağlantılar kuruyor, teklifler yapıyordum. Bunlardan birinde 5 kişiyi bir toplantıya davet etmiştim. Bu toplantıya katılan iki küçük çocuk annesi teklifimi kabul etti ve benimle çalışmaya başladı. İlk defa Oya'yı o gün tanıdım. Yıl 1998.. ve bu tanışmadan itibaren tam 15 yıl birlikte çalıştık. Ben nereye gitsem oraya geldi..

Her pozisyonumu değiştirdiğimde ekibimi devraldı..
Ben Satış Şefi oldum.. Oya bölgemi devralarak kadroya geçti ve Bölge Satış Sorumlusu oldu, ekibimi devraldı..
Ben Bölge Müdürü oldum, Oya Bölge Satış Şefi oldu.. bölgemi ve ekibimi devraldı.
Ben Eğitim tarafına geçtim.. oraya da geldi :)) Ben ayrıldım.. O kaldı, hala çalışıyor :))
Oya gençliğinde iş hayatı ile tanışmış fakat evlenip iki çocuğu olunca işten uzaklaşmıştı.. İlk tanışmamız ve Oya'nın temsilci bulmak ve yönetmek üzere işe başlaması ile hayatının tamamen değişeceğini ikimiz de o zamanlar bilemezdik.. Aslında ikimiz de gelecekte neler olacağını bilmeden sadece çalışıyorduk..
Geçen gün Oya'nın annesi Nurten Teyze o ilk günleri ve aramızda geçen bir diyaloğu hatırlattı .. Ben Oya'ya işi anlatırken annesi "kızım bu iki çocuğa kim bakacak?" diye sormuş, ben de "siz varsınız ya !" demişim.. Nurten teyze biraz bozulmuş ama gerçekten de sonrasında çocuklara bakmış :)) Ben unutmuşum bile.. ama O hatırlıyor :))
Oya işe dört elle sarıldı ve kısa zamanda güzel başarılar elde etti.. Birlikte çalıştığımız günlerde bazen özel bir iş için 5 dakika bir yere uğramak istese " mesai dışında yapmasını" tavsiye edecek kadar işe odaklıydım. Halbuki onlar Avon'un bir çalışanı değildi.. ama ben çalışanıydım :))
Oya ile her Çarşamba Kiper Pastanesinde buluşur O'nun haftalık sonuçlarını alır ve gelecek günler için planlarımızı ve hedeflerimizi paylaşırdık. Oya bana her zaman hedefin üzerinde sonuçlarla gelirdi.. Ben "Bravo, eline sağlık" dedikçe, hedefini daha da yükseğe koyduğunu söyler, mutlu olmazdı.. Akşama kadar da sonuçlarını daha da arttırırdı.. O'na her zaman güvendim ve hiç yanılmadım.. Büyükçekmece'de oturduğu için benim Avcılar'daki ekibimle yarışırdı.
Beni her zaman destekler "Ne kadar lazım?" diye sorar, hedeflerim için farkları öğrenir, bunları aşmak için elinden gelen çabayı gösterir, gerçekten de başarırdı.. Düşünsenize böyle biri her zaman sizi elleri kollarıyla arkanızdan destekliyor.. Hem de her pozisyonda.. Bu harika bir şey..
İşimizi yaparken bakış açımızı aynı yöne çevirdik, ilke ve değerlerimizden hiç taviz vermedik.. Çalıştığımız insanları gerçekten sevdik. Önümüze çıkan her zorluğu aşmak için kol kola çalıştık.. Kış kıyamette yerler buz tutmuş, sokaklar bomboşken biz kol kola ayaklarımız kayarak ziyaretler yaptık..
17 Ağustos '99 depreminde Avcılar büyük hasar almıştı.. Bölgemizin her tarafı yıkık döküktü.. kimi binalar tamamen yıkılmıştı.. Neredeyse evlerin tamamının duvarları çatlaktı.. Biz çalışmaya devam ediyorduk. Oya ile bölgedeki depremzedelere "Eczacıbaşı-Avon" yiyecek ve tüketim ürünleri poşetleri dağıtıyor, Temsilcilerimizi bulmaya çalışıyorduk.. Oya bu şartlarda yeni devralmış olduğu bu bölgede her bir Temsilcinin izini sürmüş, yıkık dökük, duvarları çatlak binalara girmiş ve herkese ulaşmaya çalışmış, yardımlarına koşmuştu.. Hem de kendi evi de hasarlıyken !!
Çoğu kişi korkup parklara, bahçelere sığınmışken Oya durmadan çalışıyor, evleri dolaşıyordu.. Böyle bir dönemde Türkiye'de en iyi sonuçları almış, büyüme yapmış ve ödül almıştı.. İnanılır gibi değildi..
Beni her alanda destekliyordu.. Sürekli iletişim kuruyor, neye üzüldüm? neye sıkıldım? hepsini anlamaya çalışıyor, bana sorular soruyordu.. Ben aramadan sürekli beni arar, bilgi verir, yapacaklarını anlatırdı.. Hep içime su serper, "merak etmeyin" derdi..
O ilk başladığı günden itibaren önceleri iş arkadaşı, dert ortağı, kader arkadaşı oldu..
Daha sonra arkadaş, sırdaş, kız kardeş...
Benim hiç kız kardeşim yok aslında..
ama iş hayatımda kendime kız kardeşler edindim..
İşte bu gerçekten harika.. Bu boyut işin falan çok ötesinde..
Oya ve Hatice ile Uludağ'da..
Oya ve Hatice ile Uludağ'da..
Afrika'nın en güney ucunda birlikteyiz...
Kim bilebilirdi ki ; o ilk pastane buluşmamızdan sonra bunlar olacak..
Oya benim tüm ailemi ve arkadaşlarımı yakından tanır.. Ben de O'nun..
Annelerimiz de birbirinin yakın arkadaşıdır.
Her Çarşamba buluşur birlikte bir şeyler yer, sinemaya giderler..
Her Çarşamba buluşur birlikte bir şeyler yer, sinemaya giderler..
Annelerimizle Mudanya'da..
Otantik Gemi Otel'de
O'nun kardeşi Murat benim evin her köşesini bilir.. (Çoğu şeyi o monte ettiği için :))...
Yıllar boyunca bir çok tatile birlikte gitmiş, sadece ailemiz değil neredeyse sülalemizi de bir araya getirmeyi başarmışızdır :))
Bodrum'da Bayram Kutlaması
El öpme merasimi :)
Hatice, Oya ve benim büyüklerimiz, kardeşler, çocuklar, torunlar..
Hatice, Oya ve benim büyüklerimiz, kardeşler, çocuklar, torunlar..
İşte bu yüzden iş ve özel hayatı birleştirmeyi hatta iç içe geçirmeyi kendime ilke edinmiştim..
Bunu daha sonraki yıllarda daha da geliştirdim..
Artık biz bir aileyiz.. Bunu yazarken bile onları özlüyorum..
Oya benim canımdır..