Yeni bölgemin numarası 100'dü. Arkadaşlarla konuşurken "Bölgemin adı 100 numara" diyerek gülerdim.. Avcılar, Büyükçekmece, Silivri, Çatalca'yı kapsayan kocaman bir bölgem vardı..
Bölgeyi temsilcileri ve 3 yardımcısı ile devralmıştım. Öncelikle bu üç yardımcım ile tanıştım. İçlerinden biri olan Hale bölgeyi ve temsilcileri çok iyi tanıyordu.. Hem de sadece tanımıyor, her birinin çoluğu, çocuğu, adresi, kişisel özellikleri ve ortak tanıdıklarını da biliyordu. Hale'de her sorumun bir cevabı vardı. Eğer bilmiyorsa da hemen araştırır geri dönerdi.
Yıllar sonra bile arkadaşlar bir araya geldiğimizde hala hepimiz Hale'ye sorarız. "Ablam ne zaman gelmişti?" "Biz ne zaman taşınmıştık?", "sistem ne zaman değişmişti?", "Antalya'ya hangi otele ne zaman gitmiştik?".. İster özel hayatınızdan, isterseniz işinizden bahsedin O bir kere aklına kayıt yapmışsa o kayıt hiç silinmezdi :)) Hale bütün bu özellikleriyle benim en güçsüz tarafımı dengeliyordu. Her bilmediğim, hatırlamadığım şeyi O'na soruyordum.. Bazen de ben sormadan O bana hatırlatıyordu..
Hale bana sorun getirmiyor, sorunla birlikte çözüm de getiriyordu. Benim Avon'a tutunmama büyük destek veriyor, beni takip ediyor, yönlendiriyor, kar, kış, yağmur, çamur demeden her zaman yanımda oluyordu. Hale Avon'da kadrolu değilken, bu üstün performansıyla daha sonra benim pozisyonuma yükseldi ve Bölge Satış Sorumlusu oldu..
O zamanlar genç kızdı.. Şimdi evli, 2 çocuk annesi..
Üç yardımcımla birlikte çalışmaya başladık. Onlar bana yeni temsilci buluyor, ben de tüm temsilcilerimi satış konusunda geliştiriyordum. Birlikte oturup krokiler çıkarıyor, adresleri kolay bulabilmek için ortak dil oluşturuyorduk. Çünkü Avcılarda bir Tel sokak vardı.. bir ucu Bağdat'ta bir ucu Şam'da :))
Bütün bu ziyaretleri yapabilmek için kocaman bölgemi günlere ayırmıştım. Her gün farklı bir ilçede çalışıyordum. Hale'de benim günlük, haftalık, aylık planlarımı bilir, günü gelince benim planlarıma katılırdı, beraber gider gelirdik. Bu üç yardımcıma komşum Nurcan'da katılmıştı. Hep birlikte aylık hedefler belirliyor, birlikte çalışıyorduk. Bu hedefleri herkes tutup aşıyor, sonrasında hep birlikte yemeğe gidiyorduk :))
Komşularımı da Avon temsilcisi yapıp işimin içine katmıştım. Nurcan ve Melek benimle birlikte çalışıyordu. İkisi de rahatça arkadaş gruplarında, akrabalarının yanında kataloglarını çıkarıp satış yapıyorlar, satış rakamları her geçen gün büyüyordu. Onların bu başarısına ve bu işi çok rahat şekilde yapmalarına bakarak demek ki herkes bu işi sıkılmadan yapabilir diyordum..bana cesaret veriyorlardı.
İş dönüşü siparişleri toplayıp eve geldiğimde Nurcan ve Melek'te hemen bana geliyor, tüm evrakları halının üstüne yere seriyor, bir yandan da çayımızı içip sohbet ediyorduk. Birlikte siparişleri diziyor, yazıyor, ürün ve müşteri sayıyor, klase ediyor, listeliyorduk. Her zaman yanımda arkadaşlarım vardı..
Melek iş hayatından gelmişti ama evlendikten sonra bırakmıştı. Şimdi ben varım diye yanımda yer almıştı. Ben telefon etmeyi sevmezdim, buna zaman ayırmak yerine ziyaretler yapardım. Ben bölgemde ziyaretler yaparken Melek benim temsilcilerimi arar toplantı daveti yapar, bilgilendirir, not alırdı. Bu bana inanılmaz bir yardımdı. Çünkü bir de eve gelince telefonla bu planlamaları yapmak zor oluyordu. Mesai bitmiş, eve gel, yemeği hazırla, pişir, ısıt.. akşam saat 8 oluyordu. O saatten sonra da kimseleri aramak istemiyordum. Melek bu işleri gündüz halletmiş oluyordu.
Meleğim her zaman "benim yapabileceğim ne var?" diye sorar ve bana yardımcı olmaya çalışırdı. Titiz çalışmaları, konuşması, hitabeti Temsilcilerim tarafından da beğeniliyor, seviliyordu.. Benimki ne şanstı.. böyle arkadaşlarımla çalışmak harikaydı.. Hem arkadaşım, hem komşum, hem iş arkadaşım.. arkadaşlarımla birlikte yapabildiğim ne harika bir işti bu...
Oturduğumuz apartman 5 katlıydı ama içinde birbirinden şahane insanlar vardı. Öyle bir grup olmuştuk ki, birbirimize oturmaya gidiyor, akşamları çaylarımızı birlikte içiyorduk.
Hep birlikte mangal partileri yapıyor, Klasis Otele eğlenmeye gidiyor, Çırağan'da çay içiyor, birlikte olmaktan zevk alıyorduk. Sohbetlerimiz bitmez, gülmeler, kahkahalarımız eksik olmazdı.. Sonraki yıllarda ilk önce Melek apartmandan ayrıldı yeni bir eve taşındı, ama yine yakındık.. Sonra Nurcan Londra'ya geri dönüş yaptı.. sonra da biz başka bir eve taşındık.. Bu taşınmalar bizi uzaklaştırsa da ilişkimiz hep devam etti.
Şimdi Nurcan Londra'da, Melek Kanada'da.. Birbirimizi çok özlüyoruz. Üçümüzün bir araya gelmesi zorlaştı .. Buralara geldiklerinde buluşup hasret gideriyoruz. Nurcan ve Melek hayatın onlara sunduğuyla yetinmeyip kendi mücadeleleriyle hayatlarını değiştirmeye çalışan ve bunu başarmış güçlü kadınlar. Hala da mücadeleye devam ediyorlar.


Meleğin hikayesini çok takdir ediyorum.
Eşi McDonald's Türkiye Genel Müdürü'yken ayrılıp başka ülkelere gittiler..
Uzunca süredir Kanada'ya yerleştiler..
Orada ne mi yapıyor?
Bir uğraşı olsun diye part time Victoria's Secret iç giyim mağazasında çalışıyor..
Başında bir kulaklık mağaza içindeki ürün stoklarını yönetip yerleştiriyor.
Koluna bir bileklik takmış, adımlarını sayıyor, sürekli hareket halinde.. Başka başka hayallerini gerçekleştirmeye devam ediyor..
İşte benim etrafımdaki kadınlar hep böyle oldu..
Hepsi hayatın içinde yer almak isteyen, kenardan bakmayan, işin içine dalan, elini taşın altına koyan, dostluk, arkadaşlık değerlerini yaşatan..
Bir insan daha ne ister ki ... Hep etrafımda güzel insanlar oldu.. beni hiç yalnız bırakmadılar..
100 Bölgeyi devir aldığım ilk yılın ortalarında Avon'un büyüme stratejisi değişti ve ekiplerimiz de çoğaldı. Yaklaşık 20 kişilik bir ekiple çalışmaya başladım. Yeni ekibimde de başka yol arkadaşlarım oldu.. Ben hiç bir işi tek başıma yapmadım, hiç yalnız kalmadım :))
İşte bu yüzden çok şanslıyım..