Erenköy'deki evimizin yapımı bitmişti. Büyük heyecanla bekliyorduk. Hamit arada sırada hem toplantılara katılıyor hem de evi görüp geliyordu. Henüz Yeniköy'de oturuyorduk..
Yeniköy'deki evimiz
Cephesi sadece bir salon penceresi büyüklüğünde :)
İlk defa kendi evimiz olacaktı. O zamanlar şimdiki gibi büyük muteahhitler yoktu.. Kooperatifler kurulur, oralardan daire alınırdı.. Bu inşaatlar hep problemli olur, ya tamamlanmaz, ya malzeme eksik kullanılır ya da çok geç biterdi. Bir inşaatın bitmesi 10 yıla yayılırdı..
Bizim evimizde de müteahhit firma olan Soytaş çekilmiş ve binayı kooperatif devralmıştı. .
Hamit biz evlenmeden önce bu kooperatife girmiş.. Ev tamamlandığında biz 7 yıllık evliydik. :)) İnşaat süresini siz düşünün ... Kooperatife devredilince Hamit kooperatifin yönetimine girmiş ve hızlanmasına katkıda bulunmuştu..
Kooperatiflerde inşaat bitince hangi dairenin kimin olacağına ilişkin kuralar çekilirdi.. Şimdi TOKİ'lerde de böyle sanırım.. Biz de aynı usulde dairemizi belirlemek için kuraya katıldık. Maalesef Hamit'in çektiği kurada bize giriş katı çıktı. Bu Hamit'in hiç hoşuna gitmemişti.. Akşam eve gelip bana anlatmıştı, değiştirmek için yollar arıyordu..
Sonunda ek bir ödeme yaparak en üst kattaki arkaya bakan daireyle değiş tokuş yapmıştı. Bu aşamalarda ben hiç yoktum. O zamanlar bu işler boyumu aşıyordu sanırım.. Sonraki yıllarda bu konularda uzmanlaştım :))
Üst kattaki daireyle değişimi yapmıştık.. Artık 8. katta oturacaktık.. Aman ne yüksekti ??!! Biz şimdiye kadar böyle bir binada oturmamıştık.. Binamızın adı Huzur Apartmanı'ydı..

Bu küçücük dairenin kullanışlı hale getirilmesi için bazı ilaveler yapılması gerekiyordu.
Çünkü kapıdan girer girmez salona giriliyordu.. Ayakkabılar salonda çıkarılacaktı yani :))
Giriş bölümünü tamamen kendi projemizle ahşap bir dolap ve kapıyla böldük. Sürgülü bir kapı taktırdık...
Buraya bir de portmanto yerleştirdik..
Daha sonraki yıllarda da tadilatlarımız devam etti.. Evin boyutlarını biraz olsun genişletmek için balkonları salona ve mutfağa ilave ettirdik..
Mutfaktaki dolapları değiştirmiştik.. Hamit bir ustaya ahşap mutfak dolapları yaptırmıştı.. Karaköy'den de tezgahın üzerine daha yeni yeni çıkan kareli bir verzalit mutfak tezgahı taktırmıştık.
Çok modern ve şahane görünüyordu..
Bu tezgaha da Vitra'dan sütlü kahve seramik bir lavabo almıştık. Her şey o zamanlara göre modern, renk uyumlu ve yeniydi :))
Mutfakta sanırım en son boyacı çalışmıştı.. Heyecanla Hamit gidip bir gün kontrol etmişti. Eve gelince bana anlatmıştı.. İçeri girer girmez şok olmuştu.. Bizim mutfak dolapları takıldığı yerden tezgahın üzerine düşmüş ve hem canım tezgahı, hem de lavaboyu kırmıştı. Mutfak harabeye dönmüştü..
Daha içine girmeden evdeki bu aksilikler bizi çok üzmüştü. Kırılan malzemelere bir sürü para ödemiştik. Bir daha alınacak, yapılacaktı :(( Ustalar suçu birbirlerinin üzerine attılar.. "ben yapmadım marangoz eksik tutturmuş" "ben sağlam yaptım boyacı dolaba asılmış" dediler.. olan bize oldu.. O zamanlar şimdiki gibi hakkımızı da arayamıyorduk sanırım..
Sonunda kendimiz yeniden yeni malzemelerle mutfağı tekrar yaptırdık, dolapların bazılarını tamir ettirdik.. Sonunda yine güzel oldu..
Salon zeminini gülkurusu boydan boya bukle bir halı ile kaplatmıştık..
Evde hiç kumaş perde kullanmamış, gri renkli ince jaluziler asmıştık..
Ev hazır olunca bir taşıma şirketi ile anlaştık ve 7 yıldır oturduğumuz evimize ve Yeniköy'e veda ettik..
İlk evimiz.. birlikteliğimizin ilk durağı.. yeni hayatımıza alıştığımız sokaklar.. bebeğimizi büyüttüğümüz odalar.. yürüyüşler yaptığımız sahil yolu.. kahvaltılar ettiğimiz Emirgan Korusu.. Vapurla gelen Hamit'i karşıladığımız iskeleler.. İstinye'de oturduğumuz çay bahçeleri..
Hepsine elveda diyerek bir sayfayı tamamen kapattık.. Başka bir hayata yelken açtık..
O zamanlar taşımada evden eve taşıma şirketleri yeniydi.. Daha çok kamyonlar ve hamallarla eşya taşınırdı.. Durumumuzu evlendiğimiz 8 yıl içinde iyi bir noktaya taşıyabilmişiz ki taşıma şirketiyle gidiyoruz :))

Arkadan Hamit ve Gürcan birlikte arabamıza binip Levent'e bir kebapçıya gitmiştik :)) Taşınma arasında keyfimizi de hiç bozmamışız :))
Bu şirket sayesinde evimize kolaylıkla yerleşmiştik. Elbiselerimiz askılarda kendi dolaplarında taşınmış, sonra da kolayca yerleşmişti.
Zaten küçük bir evden yine küçük bir eve geçiyorduk.. Fazla eşyamız yoktu.. Her şey Kelebek mobilya ve modüler olduğu için kolay sökülüp takılıyordu..
Erenköy yılları tam da bizim 30' lu yaşlarımıza ulaştığımız yıllardı..
Kira ödemekten kurtulmuştuk. Kadıköy yakası dediğimiz bu bölgenin yabancısıydık, çok iyi bilmiyorduk. Ben ve Hamit işlerimize karşıya geçip gidecektik, benim yine servisim vardı. Evden caddeye 150-200 metre yürüyor ve servise biniyordum..
Öncelikle Gürcan'ın okulunu halletmeliydik.. Göztepe'deki Semiha Şakir İlkokulu'na yazdırdık.
Kayıt sırasında odada bulunan bir öğretmen "sizi bir yerden tanıyorum" dedi.. Çalıştığım yerleri söyledim.. "Hayır" dedi... "Siz Bayrampaşa'da bulundunuz mu?" Eveeettt...???!!! "Ben sizin müzik öğretmeninizdim" ... İnanamadım.!!.
Benim ortaokuldan öğretmenim karşıma çıkmış ve yıllar sonra beni tanımıştı. "Oğlunuzun da öğretmeni olacağım" dedi.. Bu nasıl bir işti, ne tesadüftü.. Bir öğretmen hem benim hem de oğlumun öğretmeni olacaktı.. Bu ne hoş bir şeydi..
Gürcan bu ilkokulda 2. sınıfa giderken öğretmenimizden çok güzel mandolin çalmayı öğrenmişti..
İlkokul 1. sınıfta bir mandolin korosu kurulmuştu.. Gülhane Parkı'nda bir konser vermişlerdi.. Biz de seyircilerdik.. Tüm sınıf bir aradayken Gürcan onlardan bir adım yana ayrılmış, kendi başına solo yapıyordu.. sanki sahnede sadece o vardı..:)) Çaldığı mandolin değil de sanki bir gitardı.. ayağıyla da tempo yapıp sallanıyordu.. Daha o zamandan Rock seveceği belliymiş :))
Yıllar sonra gitara ve müziğe duyduğu ilgi böyle mi başladı acaba?
Yeniköy'den sonra Erenköy'de hayat bize çok canlı gelmişti. Üç katlı evden sonra 9 katlı bir apartmanda oturmaya başladık.. Eski bir binadan ve sokaktan modern ve yeni yapılarla dolu bir sokağa geldik.. Çarşı, pazar hemen caddenin ucundaydı.. Büyük marketlere yürüyerek gidiyorduk.. Artık asansör kullanıyorduk.. Yeniköy'deki gaz sobamız yerine artık kaloriferle ısınacaktık..
Eski evimizde aidat yoktu, burada her ay aidat ödeyecektik.. Eski evimizde bir yönetici yoktu, ev sahibi vardı.. Şimdiyse apartmanın bir yöneticisi olacaktı. Eski evimizde bir duvar dibine park ediyorken, burada otoparkımıza park edecektik.
Bu arada arabamızı değiştirmiş Renault 12 bir sıfır araba almıştık..
34 ASF 24 plakasını tüm bizi tanıyanlar ezbere bilirdi..
Bu sıralarda Hamit Banat'tan ayrılmış farklı işlere girip çıkıyordu.. Mert Teknik, Oyak Menkul Değerler, Vega Denetim (Profilo'yu denetliyorlardı), gibi firmalarda kısa sürelerle çalışıyordu..
Bulduğu işlerde Mali İşler Müdürü olarak çalışıyor ama tatmin olmuyordu.. Bilgi ve tecrübesini kullanacağı bir kapasitede çalışmadığından yakınıyor, "ben burada uzun süre çalışamam" diyerek ayrılıyordu..
Biz karı-koca hiç mutlu olmadığımız işlerde çalışmadık. Birbirimizi de hep bu konuda destekledik..
Bu değişimler sırasında sıkıntı yaşamıyorduk çünkü borcumuz yoktu ve para biriktiriyorduk.. Biz tutumlu bir aileydik.. Sağa sola boş yere para harcamaz ama tatillere, gezmeye her zaman bütçe ayırırdık..
Hamit Erenköy'e taşındığımız ilk yıllarda hemen kendi işini kurmak üzere harekete geçti. Bundan böyle bir muhasebe ofisi kurarak Mali Müşavir olarak çalışacaktı, kendi işinin patronu olacaktı..
Mali Müşavir olarak belgesini aldı. Ofisi Beyoğlu'nda Tünel Geçit İş Hanı'ndaydı..
Ofisin pencereleri binanın arka tarafındaki avluya bakardı.
Şimdi bu avluda çok güzel yeme-içme yerleri açıldı..
Böylece ilk müşterilerini bulmaya ve kendine yeni bir hayat kurmaya başladı. Aynı zamanda Güneş Sigorta Acentesi de olarak ikinci bir işle destekledi.. Profesyonel olarak çeşitli şirketlerde çalışmış, mesleki açıdan kendini geliştirmiş ve doyuma ulaşmıştı.. Bir atak yapmanın tam zamanıydı..
Bu başlangıçtan sonra 25 yıl boyunca kendi işinde çalıştı..
Eczacıbaşı'na Erenköy'den servisle gidip-geliyordum. Sabah erken gittiğimiz için serviste hep uyurdum.. Hem sabahları hem de akşam dönüşlerinde en az bir saat süreli uyku harika gelirdi..
Ayazağa'dan Erenköy'e trafik şimdiki gibi sıkışık olmasa da her yere uğradığı için yol uzun sürerdi.. Bazen arkadaşlar "geldik Arda Hn." diyerek beni uyandırılar kendimi acele aşağıya atardım.. Bir keresinde yine aşağıya atladım etrafa bakındım benim durağım değildi.. Herkes kahkahalarla gülüyordu, şaka şaka :)) diyorlardı..
Bu yıllar boyunca servis kaçırma hikayelerim ve zorluklarım oldu.
"Servisi kaçırınca tek çare otostop" yazım için tıklayın..
Erenköy'de eski evimizde olmayan bir yenilik vardı.. Burada ilk defa yanımızdaki dairede oturan aile komşumuz oldu.. Gürcan yaşında bir oğulları ve küçük bir kızları vardı.. Nezahat & Alim bizim uzun yıllar boyunca dostumuz oldu.. Oğulları Barış, Gürcan'ın en iyi arkadaşıydı..
Akşamları kapıları tıklar birbirimize oturmaya giderdik. Evimizde güzel bir şey pişmişse paylaşır, bir tabak götürürdük.. Birlikte tatillere çıkardık.. Alim'le birlikte apartmanda yöneticilik bile yapmışlığımız var.. Bana hep "Başkan" diye hitap etmesi bundandır :))
Çalıştığım için akşamları ertesi günün yemeğini yapardım. Bazen eksik malzeme olur hemen kapılarını tıklatır isterdim.. Bir keresinde soğan lazım olmuştu.. Alim kapıyı açtı "soğan var mı?" deyince "hadi kızım manav kapandı" diye beni kovaladı, bacadan girdim :))
Nezahat geleceği şahane okurdu.. Onunla bir kahve içenler söylediklerini asla unutmazlar ve nasıl bir bir çıktığını hayretle izlerlerdi.. Bir hikayeyi bir anısını olan biteni detaylı şekilde ve geniş kelime haznesi ve benzetmelerle anlatırdı. Bu detaylı anlatıma Alim "Outo reverse " derdi :)) Ben anlatımına bayılırdım.. Nezahat' in anlattıklarını detaylı şekilde gözümde canlandırabilirdim.
Nezahat ve Alim bizim tüm arkadaşlarımızı tanıdılar, birlikte tatiller yapıp, yılbaşılar kutladık.. Üzüntümüze sevincimize, karar süreçlerimize ortak oldular..
Ne hoş insanın komşularının arkadaşı olması.. Bu yıllarda başlayan komşuluklarımız her taşındığımız evde yeni komşularla devam etti.. Öyle şanslıydık ki ; tüm komşularımızı kaybetmeden yıllarca görüşmeye devam ettik..
"Ev alma komşu al" diye boşuna dememişler..
Erenköy bizim hızlı koştuğumuz yıllardı..
Ne istediğini daha iyi anlamak.. Bir hayat kurmaya çalışmak.., Tutunmak için mücadele etmek, Kendini tanımak ve gerçekleştirmek, bunu yaparken aynı zamanda.çocuğunu yetiştirmek,..,
Ortak hedefler belirlemek, yeni kararlar almak,..
Hayatına giren bir çok değişim sürecinin üstesinden gelmek...
Ortak hedefler belirlemek, yeni kararlar almak,..
Hayatına giren bir çok değişim sürecinin üstesinden gelmek...
Biz bunların hepsini o yıllarda yaşadık..