Geçen gün gazetede okudum.. Bodrum'da bir okulda öğrenciler okullarına gelen kitapları taşımışlar.
Çocuklar okullarına yeni dönemdeki araç-gereçleri öğrenmeye gitmişler ama o sırada okula kitaplar gelince onlara da iş verilmiş.. Oradan geçen bir muhabir de olayı görüp bunu haber yapmış ama bir çok detayı eksik. Ortalık ayağa kalkmış, okuldaki sorumlulara dava açılacakmış..
Fotoğrafa bakınca çocukların daha az bir yükü taşımaları iyi olurmuş, hepsi ağır paket yüklenmişler.. Bunu kendileri mi istediler bilmiyorum? ama kendi öğrencilik günlerim aklıma geldi.
Bizim annelerimiz bu tür konularda hiç ortalığı ayağa kaldırmazlardı.. Ne mi yapardık?
İlkokulda arada sırada sınıfımızı kova kova su taşıyarak yıkardık, silerdik, tertemiz yapardık.
Bu işi yaparken acayip zevk alır, sınıfı evimiz gibi görürdük.. Bu bizim için bir evcilik oyunuydu..
Sınıftaki kütüphanemizi boşaltır, temizler yerleştirirdik.
Perdeleri eve getirir yıkardık.
Masalara alınacak masa örtüsü için öğretmenle birlikte alışverişe gider, masa örtüsü diktirirdik.
Bu masa örtüleri haftada bir evlere götürülür ve yıkanıp ütülenirdi.
Okulun bazı idari yazı-çizi işlerinde dersime girmeyerek Müdüriyette çalıştığımı bilirim. Özellikle karne dönemlerinde notların defterlere aktarılması, karne hazırlanması işlerinde yardımcı olurdum. Bu işlerde benim seçilmem beni gururlandırırdı.
Okulun her gün bir nöbetçisi olurdu, her gün bir öğrenci okulun giriş kapısında nöbet tutardı. Okulun tüm giriş-çıkışlarını düzenlerdi. Nöbetçi olan öğrenci o gün derslere girmezdi.
Hatta barakalarda okuduğumuz dönemlerde her sınıfta bir soba yanardı. Kimi zaman tüterdi, kimi zaman sönerdi.. Sobayla hep uğraşırdık..
Sadece okulda değil evde de bir çok iş üstlenirdik. Evde su olmadığından mahalle çeşmesinden su taşırdık. Vita (yağ) tenekeleriyle su taşırdım.. teneke parmağımı kesti de izi hala bir hatıra olarak kaldı. Kışın yakacağımız odun kömür hep ya en üst kata ya da bodruma taşınırdı. Biz çocuklar da taşıyabileceğimiz kadarını kovalara doldurur taşırdık.
Mahallede biri ekmek aldırmak için pencereden baksa hemen koşar ekmeği almak için arka caddedeki fırına gider koşa koşa dönerdik. Ekmek aldıran teyze mutlaka küçük bir harçlık verirdi :)) Annemin hiç "sakın gitme " dediğini bilmem..
Evimizin merdivenlerini siler, kapı önlerini süpürür, kaldırımları yıkardık. Kaldırımı süpürür, çöplerini toplardık. Sokağımız bizimdi.. Sadece evlerin içi değil sokaklar da temizlenirdi. Bu gönüllü yapılırdı..
Velilerin davranışları değişti. Bizim zamanımızda farklı olan neydi? Annelerimizin sevgisi mi?
Acıma duyguları mı? Öğretmene ve okula saygı mı? eğitime güven mi? neydi? ezilmişlik miydi?
Yardımlaşma mıydı? her şeyimize sahip çıkmak mıydı?
Şimdi çocuklar okullarına kitap taşımışlar, dava açılacakmış..
Muhabir "Taşımalı Eğitim" başlığı atmış..
Keşke sadece çocuklarımız değil hepimiz okullarda gönüllü olarak çalışsak da küçücük bütçeyle dönmeye çalışan okullarımızın tertemiz, sıcacık, hijyen olmasını sağlasak.
Ben bu yıl seçimlerde iki kez okullarda görev aldım. Uzun zamandır okula girmemiştim. Devlet okulunun birinde her sınıfta projeksiyon vardı. Buna karşılık tuvaletler çok bakımsızdı ve pisti.
Görevli olduğum okulun kızlar tuvaleti
Çocuklarımız okullarında da tertemiz neden olmasınlar. Burası bir eğitim ve öğretim kurumu değil mi? Üzerinde düşündüm.. temizlik için ne eksik? işçi mi? para mı? malzeme mi? plan mı?
anlayış mı?
Ne kadar çok yapılacak işimiz var.. ne kadar sahip çıkılacak, gönüllü çalışılacak kurumumuz var. Ama bizde o anlayış yok maalesef..Oysa Avustralya'da vatandaşların %40'ı işlerinden çıkıp gönüllü olarak başka şeyler yapıyorlar, itfaiye tamamen gönüllülerden kurulmuş.. çoğu gönüllüler de öğrencilere destek veriyor.. Gidip temizlik yapalım demiyorum ama organize edebiliriz..
Hamit Mali Müşavirken mahallemizdeki bir okulun Okul Aile Birliği defterlerini tutmaya ve SSK ilişkilerine yardımcı oluyordu. Maalesef Milli Eğitim sadece öğretmen ataması yapıyor ve geri kalan tüm bütçeyi okula bırakıyor. Böyle büyük bir kurum bütçesiz.. Ne acı.. Okul Aile Birlikleri görev başına.. !!
Biz de bu anlayış gelişebilir mi acaba? bir gazeteci paket taşıyan çocukları görüp onlara yardım edebilir mi? Yoldan geçen bir kaç kişiyi taşımaya dahil edebilir mi? öyle olsa ne kolay taşınırdı kitaplar.. Çocuklarımıza da ne kolay örnek olurduk.. Gördüğümüz sorunların içinde görev alsak, gönüllü olsak daha mı çok severiz birbirimizi? daha mı çabuk gelişiriz?
Haberdeki çocukları bu yüzden çok takdir ettim.. çok sevdim..
Okulların açılmasına az kaldı. Acaba bu kış bir okulda gönüllü olarak bir görev bulabilir miyim?