Oyuncaklarım - 2

Çocukluğumdan bugüne kadar hep oyuncaklarım olmaya devam etti.  Büfemizin bir çekmecesi oyuncak dolu.  Saçlı korkunç maskeler, kurulunca yürüyen bir tavuk, atınca ses çıkaran bir kuş, zürafa, top, kalın camlı şaka gözlükleri, kukla gibi elini içine geçirip oynatılan  kundakta bir maymun bebek.

Hatta bu oyuncağı  birkaç yıl önce Zincirlikuyu'da arabada giderken trafik sıkışınca ortaya çıkan seyyar satıcılardan almıştım. Satıcı  "kime alıyorsun abla"   demişti de  ben de  "kimseye değil.. kendime alıyorum"  demiştim. Satıcıyla bu duruma ikimiz de gülmüştük de bana esaslı bir indirim yapmıştı..

Evlendikten sonra Hamit benim oyun arkadaşım oldu. Aynı şeylere çok güldük, birçok oyunla oynadık. Maskeler, oyuncaklar aldık.

Çirkin suratlı  maskelerle bir çok kişiye sürprizler yaptık :)



Evimize gelen arkadaş ve akrabalarımızı bu maskelerle karşıladık.. Nurşen bizi gördüğünde  "ne o estetik ameliyat mı oldunuz? güzelleşmişsiniz" demişti de  O'na da çok gülmüştük..

Uzun saçlı bir peruk alıp Hamit'e taktık. Arkadaşlarımıza giderken peruğu takıp zili öyle çaldık.. Bir çok kişiyi şaşırttık, güldürdük.. :))
















                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 

Bir yılbaşı gününde Nurşen'in kımızı sabahlığı ve pamuk dede maskemi takıp Noel Baba kıyafetinde, Nurşen'in komşularının kapılarını çaldım. Kırmızı sabahlık ile dede maskem harika uyumluydu :))
Kapıdaki gözden bakıp kapıyı azıcık aralayan neredeyse dili tutulan komşularını unutamam. Onlarla Noel Baba gibi sohbet edip hediyeler dağıtmıştım.


En son yine  Avon'dan  arkadaşlarım gelmişti de onlara "Düşle ve Çiz"  boyama kitabımı göstermiştim. 
Önce çok şaşırıp bakakaldılar.. koca kadın çocuk kitapları boyuyor diye düşündüler.. hatta düşünmekle kalmayıp hayretlerini belirttiler.. ama kitabı ve kalemleri ortaya koyunca hepsi hayal alemine dalıp, düşlemeye ve çizmeye başladılar.  

Kristal kürede ne görüyorsun? ya da uçan halı seni nereye götürüyor?  ya da bir aşk iksiri hazırla, göz kamaştırıcı küpeler hazırla resimlerini tamamlamak çok zor oldu.  

Büyüdükçe hayal gücümüzün ne kadar kısıtlandığını da görmüş oluyoruz.   Üzerinde hiç düşünmediğimiz, dikkat etmediğimiz birçok detayı tekrar hatırlamamız gerekiyor. 

Sanırım oyuncakları da bu yüzden seviyorum. Bu kadar gerçeklik içinde hayal kurmamızı sağlıyorlar. 

Bu yüzden her evimin bir maskot oyuncağı var.  Bir ayıcık, saçlı uzun bacaklı bez bebek, aslan, maymun, eşek, horoz..  bunlar son 10 yılda mutlaka evimin bir köşesinde duran maskotlarım. Yerleri vardır ve hep orada dururlar.



Sondan bir önceki maskotum eşek. Her zaman bize koltuğun tepesinden baktı, hiç yeri değişmedi. Böylelikle en güzel anlarımızda bize katıldı.  Kızım ve Oğlumla mutlu bir anı..



Çalışırken de oyuncaklar hep etrafımda ve yanımda oldu. Şirkete yabancı önemli bir misafir geldiğinde dolaba kaldırır, hemen ertesi gün tekrar dizerdim.

Bunların bazılarını kendim aldım, bazıları ise ödül olarak verildi :))  Onlar için  birçok kişi "aman atalım, tozlandı" deseler de korudum, arada bir oynadım :))



Arkamda düğmesine basınca dans eden şapkalı Ron var.  Bunu Beyoğlu'ndan bir oyuncakçıdan Sevilay ile birlikte almıştık ve Ron'a çok benzediği için adını böyle koyduk. Biz hedef tuttukça oynar demiştik :))

Yine arkamda bir dart var.  "Hadi at bakalım hedefin ne gerçekleşecek"  diyerek ekibime atış yaptırdığım çok olmuştur. Hatta tam ortasına yöneticim Gülay Hn. kalemle 105 yazmıştı.. Yani hedefi %100'den değil  %105'ten vurmamı istiyordu.

Yöneticim de şakacıydı :))  soldaki kırmızı çerçeve içine alınmış   "Yangında ilk kurtarılacak kişi"  yazan bir afiş hazırlatıp arkama astırmıştı..

Herkes en çok bana güldüğü için :))  Konuyu sonra anlatırım.



Sağ taraftaki ayı da kollarına basınca sağa sola eğilip dans ediyor. Bu da bana geçici görev yaptığım bölgelerin Şeflerinden hediyeydi..  İşyerimde de her zaman oyuncaklar hayatımda olmaya devam etti.



Ekibim adına ödül olarak oyuncaklar aldığım oldu :))

Bir turnuvadan çantamda bir dinazor,  bir kuzu, bir ördek ile dönmüştüm. Onlar hep yanımda oldular.




İçimizdeki çocuk hep yaşamalı..  bana iyi geliyor. Bu yüzden hala kırtasiyeden resimli kitaplar , oyuncaklar alıyorum.  Suluboyalarım, pastel kalemlerim, resim defterlerim, kara kalemlerim,  pasta şeklinde silgilerim, kalem kutularım var.

Arkadaşlarım da bizim oyuncaklara düşkünlüğümüzü biliyorlar.  Yurt dışında ilginç bir şey gördüklerinde hemen bizi hatırladıklarını söylüyorlar.

Emel ve Tülin Miami seyahatinde kurukafa desenli bir şapka görüp almışlardı.  Hamit ve ben zevkle takıp dolaşıyoruz.
Sokakta yürürken dikkatle bakanlar oluyor..olsun.. :))

Hatice ile Şükrü Prag'tan  bir cadı kadın getirmişti. Yıllarca bu cadının her çıkan gürültüye kahkahalarla gülmesi ve kolunu bacağını oynatması evimize gelen birçok kişiyi hayrete düşürmüş, korkutmuş, güldürmüştür.

Bir gün lambayı tamire gelen elektrikçi elinden kerpeteni düşürdü..  bizim cadı çıkan gürültüyle gülmeye başlayınca elektrikçi kendini merdivenden atacak gibi olmuştu :))

Evimize gelen herkesin bu cadıyla bir hikayesi olmuştur..

Yeşim ve Fırat'ın   Norveç'te görüp, "tam onlara göre"  diye alıp getirdiği  Asteriks şapkası :))




Şimdilerde bir çok kutu oyunumuz,  denizde oynadığımız tenis topumuz. badminton,  neredeyse her gün tavla, kalabalık olduğumuzda jenga
oynamaya, bazen ip atlamaya..  devam ediyoruz.






Bu yılın başlarında annemin doğum günü için bizde toplanmıştık. Evin içinde ip atladık ta annem de heveslenip ben de atlayayım dedi..  ip atlarken düşüverdi.. :))  ailecek böyleyiz yani..

Yeni kağıt oyunları öğreniyor ve oynuyoruz.  Gördüğümüz komik maskeleri takıp eğleniyoruz. Gittiğimiz her yeni yerde mutlaka şaka oyunlarına ve oyuncaklara bakıyoruz, oyuncak mağazalarını dolaşıyoruz..

Aşağıdaki resimde ben arabaya binmiş gidiyorum..  Hamit beni yolcu ediyor.  Elindeki oyuncağı konuşturuyor.  O derece yani :))