Içimizdeki Çocuk..



Sadece oyuncaklar olmadı hayatımızda. 

Her fırsatta gülünecek bir görüntü, komik bir resim, bir poz bulduk :))  
Kendimizi komik yapmayı çok sevdik, birçok kişi komik duruma düşmekten ya da insanların kendisine gülmesinden korkar ve bu resimlerde hiç yer almak istemezken biz  komik olmaktan hiç korkmadık.  

Sanırım bu cesaret bana Hamit'ten geçti. Çünkü O her türlü hatasını, konuşmasını, esprisini komik olarak algılayan biri. En çok kendisine gülüyor zaten. Sanırım ondan alıştım. 



Evdeyken Gürcan'da bizi her halimizle görmek isterdi. Aldığı t-shirtleri önce babasına giydirir, araba aldığında önce bize kullandırır, müzik aletlerini elimize tutuşturur, kendi deneyimlediği hayatın içinde bizi de görmek isterdi.


Panjur gözlüklerimle..



Aynalarda kendimize çok güldük..


Macaristan'da Kral ve Kraliçe..



Prag'da bir seyyar satıcıda bulduğumuz şapkayla..  Takıp resim çekmek bedava, poz harika..



Taksim'de Polis Haftası nedeniyle açılan sergide... Gezi olaylarından önce.. 



Her fotoğrafın içinde olmaya çalışan bir eşim var. Neyin fotoğrafını çeksem kenarından görünmeye çalışır. Resim çektirmeye bayılıyor.  Fakat fotoğraf çekmekle pek arası yok.

Çektiği fotoğraflara  çok gülüyoruz. Bir fotoğraf makinamız vardı.  Bu makinamızın önündeki koruyucu kapağı kaldırarak resim çekiyorduk. Ancak Hamit tüm resimleri objektife bakmak yerine, bu kapağın ortasındaki şeffaf plastikten bakarak çekti :))




Bazen böyle çektiğini farkedip düzelttim, bazen de  nerenin çekilmek istendiği belli olmayan kaldırım, taş, ayak resimlerimiz oldu :))

Bazen birileri eğer Hamit'ten fotoğraf çekmesini rica ediyorlarsa  hemen koşup ben elime alıyorum.

Hele yabancı bir ülkede çiftlerin bu özendikleri pozu çekememe halini düşünmek istemiyorum. Ama Hamit cesaretle hemen makinayı  "tabii ki"  diyerek eline alıyor.

Selanik'te Atatürk'ün Evi'nin mutfağında benim resmimi çekti.. ama benim yarım var, yüzüm hiç yok..   Çünkü yine fotoğraf makinasının kapağından bakmış :))

Ancak iyi ki böyle çekmiş.. Ben hala duruyorum ama  resimdeki taslar tencereler değişmiş.   Biz  Selanik'teki   Atatürk'ün içinde  7 yıl yaşadığı evini  2000 yılında ziyaret etmiştik,  bu yıl restore edilmiş,  birçok eşyayı kaldırmışlar. 




Arkadaşım Sevilay'la görüp aldığımız kalın camlı gözlüklerimiz. Neşe de arkamızda çok üzgün, çünkü bu kalın camlı gözlüklere ve halimize çok üzülüyor.. :))  
Bu gözlüklerin camlarına yapıştırılmış göz resimleri bizi harika yapmıştı :))  



Bu komik resimler hayatımızı güzelleştiriyor. Bunlara baktıkça tekrar gülümsüyoruz..
Aslında yine gülümseyen içimizdeki çocuk.

O çocuk hiç büyümeyecek, büyümesin de..