Nişanlanıyoruz

İki farklı aile bir araya geliyor.   Hamit bizi ailecek alıp kendi evlerine götürüyor.  İki aile tanışacak.  Bu farklı iki aile arasında öyle güzel bir diyalog kuruluyor ki, herkes çok mutlu.. farklılıklar eriyip gidiyor, herkes birbirine saygı duyuyor, seviyor..  Samimi bir ortam oluşuyor.

Bundan sonra da hızla Nişan hazırlıkları başlıyor. Kasım 1980'de Nişanlanıyoruz.

Ben yıllar sonra alyansımı kaybettim,   "ne gerek var?" diyerek Hamit'e de çıkarttırdım..  öylece kutuda duruyordu..bir gün kuyumcuya bozdurduk :)  Eğer yüzüklerimiz dursaydı şimdi içine bakıp nişan tarihimi tam olarak yazardım..  Unuttum :))

Nişan alışverişini   Nurşen ve Mahmut Abi 'yle birlikte Bakırköy'de yapıyoruz. Nurşen'le birlikte bana pırlanta bir yüzük beğeniyoruz ve alyansları alıyoruz.   Pırlanta yüzükler o zaman böyle sıralı taşlı.  Tek taş o zamanlarda yok.  Zaten Nurşen olmasa benim ne bir talebim ne de fikrim olacaktı.. O yönlendiriyor.

Elbisemi Hamit  Sirkeci Atalar'dan almıştı. Bir de ona uygun çanta alıyoruz. Sapı zincirli..  Böylece alışverişimiz tamamlanıyor.

Aynı gün Nurşen'le güzel bir marka pahalı ruj beğenip kendimize birer tane aynı renkten alıyoruz. Bunu hala unutamam.. ilk kez böyle güzel bir ruj kullanıyordum..

Böylece birlikte alışverişle daha iyi kaynaşıyoruz, anlaşıyoruz.

Nişan günü kuaför için bir arkadaşım  beni Fatih'e götürüyor. Çıkışta Sevinç beni gelip alıyor.  Biraz gecikmiş olarak misafirlerden sonra eve geliyoruz.


Oldukça kalabalık bir kutlama yapıyoruz. Her iki tarafın aile fertleri, amcalar, teyzeler, yeğenler, arkadaşlar..Hoşgeldiniz seramonisi,  bir konuşma,
yüzüklerin takılması,  pasta ve limonata ikramı, fotoğrafların çekilmesi ve biraz sohbetten sonra bu günü de mutlu şekilde sonlandırıyoruz.

Limonata deyince söylemeden geçemem. Annem muhteşem limonata yapardı. Onlarca limonu rendeler, şekerli suda bekletir, onları ezer, suyunu çıkarır, kaynatır, buz gibi soğuturdu. Koca kazanlarda limonata yaptığını bilirim. Mahallede de lazım oldukça komşular annemden yapmasını rica ederlerdi..

Hamit nişan gecesi arkadaşlarla bir araya gelelim, eğlenerek kutlayalım dedi. Yeri önceden Emirgan'da Köşem Restaurant olarak belirleyip rezervasyon yaptırmıştık.

Biz  Emirgan'a yola çıkarken,  evde  kalan akrabalar için annem  ziyafet sofrası hazırlamıştı.

Annemin ziyafet sofraları meşhurdur. Babamın eğlenceyi ve  güzel yemekleri sevmesi, dostları ve arkadaşlarıyla birlikte bir-iki kadeh tokuşturmayı istemesi bizi hep eğlenceli bir aile yapmıştır. Babam Hilton'da  hafta sonlarında da çalışır  Pazartesi günleri izin yapardı.  Her Pazartesi akşamı bizim evde eğlence düzenlenirdi.  Teyzem, Eşi Mete Amca, Anneannem, Dayım, Yengem, Zerrin... hep birlikte masaya oturur, çeşit çeşit mezeler, muhteşem yemekler yer, şarkılar söyler, eğlenirdik.

Annemin menüsünde yer alan yemekleri başka sofralarda hiç bir arada görmedim. Beyin salatasından piyazına, barbunyadan ciğer tavasına,  zeytinyağlı biber dolmadan, yaprak sarmaya, cevizli kadayıftan, kabak tatlısına..

Büyükleri  yine buna benzer bir ziyafet sofrası için evde bırakıp gençler Emirgan'da buluştuk. Arkadaşlarımız ve akrabalardan gençlerin katıldığı bu gecede benim de ilk kez tanıştığım kişiler vardı.

Gecenin sonuna doğru Hamit'in eski iş arkadaşlarından bir genç tavernadaki diğer masalardan biriyle atışmaya başladı.  Birçoğumuz  ne olduğunu anlayamadık. Tartışma büyüdü.. Hamit'in arkadaşı ile müşteri birbirleriyle yerlerde dövüşmeye başladılar.  Ortalık bir anda karıştı.  O sırada Hamit'i yere atlayıp onları  ayırmak isterken gördüm..

Sonra ortalık yatıştı. Zaten gecenin sonu da geldiğinden herkes vedalaşıp ayrıldı.. Mutlu başlayan nişan güzel gitmişti, eğlenmiştik, ama gecenin sonundaki olay her şeyi berbat etmişti..

Ertesi gün evde herkes yorgundu..  Sabah kalktığımda  annem yatıyordu..  Henüz ona anlatmaya fırsatım olmamıştı ama  kalkınca gördüm ki.. Zerrin akşam olanları yatağın kenarına ilişmiş anneme anlatıyordu. İçimden  "eyvah"  dedim..

Zerrin Teyzem'in eşinin kardeşi, birlikte büyüdük. Birbirimizin yakın arkadaşıyız, birçok şeyi paylaşıyoruz, akrabayız..  Zerrin'in bu evliliği pek onaylamadığını anladım. Aileler arasındaki farklılıklar,  bu çıkan olay, Hamit'in kavgayı ayırmak için ortaya atlaması anlaşılan hoşuna gitmemişti.

Ben de yatağın bir kenarına oturdum..  Anneme olayı tekrar birlikte anlattık,  konuştuk... Annem konuyu her zamanki gibi beni hiç ezmeden kapattı..  Konu bir daha açılmamak üzere kapandı ama tedbir elden bırakılmadı. Nasıl mı?

Kasım ayında nişanlandık. Hemen arkasından gelen yılbaşında  Hamit'in abisinin evinde yakın arkadaşlarıyla kutlama yapılacaktı.  Hamit beni davet etti, sen de gel dedi..  Ehh artık Nişanlıyız, birlikte zaman geçirmek için o kadar az fırsat var ki, harika olacaktı ancak izin almam gerekiyordu. Maalesef bizimkilerden izin çıkmadı.

Annem-Babam-Abim.. üçü de  "Hayır"  dediler.  Bu karara Hamit'de çok üzüldü.. Nişanlıydık, ne olacaktı yani..   Abisinin evinde arkadaşlarla olacaktık..

31 Aralık  1980  gecesi çok üzgündüm.  Yemeğimi yiyip erkenden yattım.

Hamit'in arkadaş çevresi çok yakındı. Hep birlikte bir şeyler yapılıyor, nişanlılar birlikte geziyorduk. İki evli, üç nişanlı çifttik.  Bir yere gidileceği zaman gruptaki kızlar toplanıp bizim eve izin almaya gelirlerdi. Annem gece çıkmamıza hiç sıcak bakmaz, zor izin verir, geç kaldığımda   "Mahalleli senin bu saatte eve girdiğini görse ne der?"  diye kızardı.

Annem  bana sokağa çıkma yasağı uyguluyordu.  Zaten  12 Eylül'den sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildiği için geç kalmak ne mümkün. Akşamları  24:00'ten sonra sokağa çıkılmıyor, çıkanlar yakalanıyordu.

13 Eylül  1980'de başlayan bu yasak, Ağustos 1982'ye kadar devam etti.  Uzun bir süre geceleri dışarıda olacaksak hesap yapıyorduk. Zaten  sokağa çıkma yasağı  bittiğinde biz evlenmiş, Gürcan doğmuş ve 5 aylık olmuştu .. o kadar uzun sürdü..

Biz 12 Eylül sonrasında Kasım 1980'de  nişanlandık.   Nişanlılık dönemimiz annemin sıkı yönetiminde geçti. Babam hiç karışmaz ve konuşmaz, mesajlarını anneme verirdi. Gece bir yerden döneceksem hep kapıyı annem açardı, beni beklerdi.  Eğer güzel eğlenmişsek dönüşte annemin karşılama töreni, mesajları, etraf, mahalle, komşular.. söylemleri canımı sıkardı. Yine de tüm bunları göze alır, izin alabilmek için çabalardım.

Ortalığın karışık ve olaylı olmasından dolayı artık okula da gidip gelemiyordum.  İSOTAŞ'ta ise Yenikent başlayamıyordu.  Hayatımda birçok değişim olacak gibi görünüyordu.  Eş,  iş, ev,  eşyalar,  yeni bir düzen, yeni bir hayat..   Herşey belirsizdi..

Net olan bir şey vardı.. Haziran'da evleniyorduk :))   Tüm hazırlıkları yapmak için  tam  yedi ayımız vardı.