Yap-Boz

Puzzle yapmayı çok seviyorum.. Neden?

Önce resmi beğenmek..
Bütün resmi detaylarıyla anlamak, renkleri görmek, farklı renkleri algılamak, şekilleri değerlendirmek..
beni meşgul ediyor ve  rahatlatıyor..




Bu detayları  daha satın alırken resme bakıp düşünüyorum.. Sonra dizerken ayrı düşünüyorum..

Parçaları gruplandırmak
Köşeleri ve kenarları önceliklendirmek
Tek tek değil parça parça ilerlemek..
Denemek..
Yanlış dizilişleri düzeltmek..
Detayları incelemek..
İçimden sürekli düşünmek..
Bir uzaktan, bir yakından bakmak..
O sırada televizyon da seyretmek :)

Bitene kadar sabır göstermek, işi yarıda bırakmamak.
En zorlandığın anlarda ara verip ertesi gün tekrar başlamak
Sabırlı olmak,  sonuca odaklanmak

Ben sanırım bütün-parça ilişkisine bayılıyorum.
Bütün-parça ilişkisi deyip geçmeyin.. "Beceri" olarak değerlendirildiğinde bakın Puzzle nasıl ifade edilmiş :))

Parça-bütün ilişkisi:  Şekil-zemin algısı,  tüme varım-tümden gelim,  muhakeme-mukayese,  sınıflama-sıralama,  analiz-sentez,  problem çözme,  alternatifleri deneme,  çözüm üretme,  benzerlik-farklılık,  dikkat ve konsantrasyon güçlendirme,  el göz koordinasyonu,  algılama,  hareket zaman etüdü,  analitik düşünme,  akıl yürütme,  bütünleştirme-eşleştirme-ardışıklık,  merak-keşif,  üretkenlik,  sabır,  bağımsız iş yapabilme,  sosyalleşme,  hedefe odaklanma gibi becerileri kuvvetlendirebilir. 

Puzzle böyle bir şey.. çerçeveye girene kadar her aşamasını planlamız gerekiyor :)) Neyin üzerine dizeceğimi de buldum. Daha önce bir masa üzerinde çalıştığımda bu çok dağınıklık oluyordu, taşınamıyordu..Bir puzzle halısı da almadım, daha bitmeden onu katlayıp kaldırmamalıyım..  Tamamlanmamış tablo gibi sürekli gözümün önünde olmalı.. Gidip-gelip bir-iki parça eklemeliyim, ara sıra elimle desenleri ve tamamlanan parçaları sevmeliyim..

Evde bir mantar pano vardı. Ölçüsü de tam uydu :)) Ben sadece ve sadece 500 parça olanları yapıyorum.  Puzzle parçalarını mantar panoya diziyorum. Mantar panoyu her tarafa taşıyabiliyorum, kucağıma alıyorum, sehpaya dayıyorum.


Yalnız yaptıktan sonra ortaya çıkan resmi ne yapacağımı bilemiyorum.. Bazen tekrar bozup kutusuna koyuyorum. İlk defa gecen gün birini çerçeveye koydum.. Bu da ayrı bir tecrübe oldu. Baştan planlamadığım için çerçeve yaparken nasıl aktaracağımı bayağı düşündüm.. Mantar panodan aktarmak çok zor oldu.. bazı parçaları bozuldu, tekrar yaptım.. Şimdi daha tecrübeliyim. Panonun üzerine bir  "fırın pişirme kağıdı"  serip bunun üzerine diziyorum :)) Böyle kağıdı tutup üzerine dizili puzzle panosunu istediğim yere taşıyabiliyorum.

Başımdan geçen ilginç bir de anım var...  Bir gün Oya ve kızı Deniz'le  birlikte Silivri'de masanın üzerinde yarıya geldiğim Puzzle'ı tamamlıyoruz.. Nasıl da zorlu, yeşil ağaçları, çimenleri diziyoruz.. Bayağı da ilerledik. Arada bir kahve içelim dedik, mola verdik, dışarı çıktık.  Dönüşte masanın üzerinde hiç birşey yoktu.. O sırada evde temizlik yapılıyordu.  "Buradaki puzzle ne oldu?"  diye sorunca kadın  "ben onları kutusuna koydum, oynadınız işiniz bitti zannettim"  dedi..  Kutuyu açtık ki her bir parçayı da birbirinden ayırmış :))

Puzzle parçaları gibi  dağıldık :))  Birbirimize şaşkınlıkla bakakaldık..  Ortada ne ağaç kaldı, ne yeşillik..

"Bu bir oyun değil"  desek olmaz.. gerçekten oyun..   "Niye bozdun"  desek olmaz.. Puzzle..
Adı üzerinde...  YAP-BOZ...  :))