Benim çocukluğumda bisiklete sahip olmak çok zordu. Daha çok erkekler kullanırdı. Herkesin bisikleti olmadığı için ancak kiralanırdı. Bayramlarda herkes biriktirdiği harçlıklarla bisiklet kiralardı..
Çocukluğumda ben hiç binmedim ve hiç bisikletim olmadı.
İlk bisikleti oğlum Gürcan'a aldık. Gürcan büyüdükçe de bisikletleri büyüdü ve beni de cezbetmeye başladı. İlk denemeleri 1993 yılında tatilde Avşa'da yaptım. Az da olsa kullanabildiğim bir hale gelince Ada'da dolaşmaya başladım. Korka korka yola koyuldum.
Gidişte bir sorun olmadı, ancak dönüş yolunda yokuş aşağıya doğru bisikletim hızlandı, bende panik başladı, frenleri falan unutup heyecanla kendimi yol kenarına atıverdim.
Gidişte bir sorun olmadı, ancak dönüş yolunda yokuş aşağıya doğru bisikletim hızlandı, bende panik başladı, frenleri falan unutup heyecanla kendimi yol kenarına atıverdim.
Fena halde canım yanmış, bisiklet bir yana, ben bir yana devrilmiştim. Dönüşümü yürüyerek tamamladım :)
Bu deneyimden sonra da 20 yıl boyunca hiç bisiklete binmedim..
Yıllar sonra 2008'de Avon'dan kalabalık bir grupla gittiğimiz
Fransa- Nice seyahatinde tekrar heyecanlandım ve düşündüm..
Yerleştiğimiz otelin hemen önünde sıra sıra kiralık bisikletler diziliydi. Zaten Nice kıyıları resimdeki gibi.. Ana caddenin hemen yanında ağaçların altında kocaman bir yaya ve bisiklet yolu var.
Yaşlı kadınlar, gençler.. hep bisikletle dolaşıyor.. Mis gibi hava, güneş ve upuzun bir yol..
Yayan yürürken ayaklarımız ağrıdığından, bisiklete binenlere hayranlıkla baktım. Ne güzel şeydi bu bisiklet.. Ancak ben ne burada ne de bundan sonra karşıma çıkacak fırsatlarda bu lezzeti tadamayacaktım..
Çünkü bisiklet kullanamıyordum. İşte o gezide karar verdim.
"Dönüşte bisiklete binmeyi öğreneceğim. Bundan sonra böyle bir bisiklet yolunun keyfini kaçırmadan,
ben de gezeceğim.. Hatta belki Nice'e tekrar gelirsem bunu yapabilirim".. diye düşündüm.
Dönüşte evde duran Gürcan'ın son bisikletine şöyle bir baktım.. Denemeliyim, yapabilirim.. dedim.. Hamit'ten yardım alıp önce bisikletin selesini aşağıya indirttim daha sonra da "beni arkadan şöyle bir itiversene" diyerek oturduğumuz sitede kısa bir tur attım.. ilk deneyimimi dura-kalka yaşadım :))
Çok heyecanlıydım, kendimi kasmaktan çok yorulmuştum..
Bu ilk cesareti bulmuşken deneyimlerime devam ettim. Hemen hemen her gün işten dönünce, akşamları bisiklete binmeye başladım. Önceleri kısa tur atarken, turları arttırdım. Hamit bana yumuşak bir sele aldı. Ben de kendimi motive etmek için bisiklet eldiveni, şortu aldım :) Bu iş tamamdı, bisikletle bütünleştim.. Bunu yaptığımda 48 yaşındaydım..
Nice'te görüp hayal ettiğim resmi henüz yaşamamıştım ama zevkle her gün sitede tur atmaya başladım..
Daha sonra 2010 yılında Barcelona'ya gittiğimizde şehir bisikletlerini görüp hayranlıkla onları seyrettim.. sistemlerine baktım. istasyonları inceledim.. Sistemi söyle ;
Bu bisikletleri kiralamak için orada yaşamak gerekiyor. Depozito verip kiralıyor ve süre bitimine kadar kullanıyorsunuz. Hiç biri sizin değil. Siz kullandığınızı durağa gelip otomatik kilitle park ediyorsunuz, geri geldiğinizde bir başkasını alıp, binip gidiyorsunuz. Canınız istediğinde bu durakta bırakın, yürüyün, iki durak ötedeki istasyondan tekrar bisiklete binin.. özgürce istediğiniz gibi dolaşın..
Bu arada bisiklet istasyonları her yerde var.. Bir özel araç sürekli bisikletleri istasyonlar arasında taşıyor. Mesela sahil şeridine çok giden olduğu için deniz kenarlarına çok bisiklet geliyor. Araç bu istasyonlardan bisikletleri alıp diğer istasyonlara taşıyor. Böylece park problemi yaşanmıyor. Aynı zamanda bir istasyona gidip bisiklet bulamadığınız olmuyor. Şehrin insanlarına sunduğu bu imkanlara hayran kaldım..
Bu bisikletleri kullanamayacağımız için üzüldüm, bu yüzden bir bisiklete binme hayali kurmadım.
Birkaç gün sonra sahilde, plaj tarafına doğru yürürken bir bisikletçi gördüm. İşte o anda çocuklar gibiyim..
Nasıl heyecanlı ve mutluyum.. Hamit'e "n'olur, n'olur" diye tutturuyorum.. "Bu benim hayalimdi diyorum"..
Birkaç gün sonra sahilde, plaj tarafına doğru yürürken bir bisikletçi gördüm. İşte o anda çocuklar gibiyim..
Nasıl heyecanlı ve mutluyum.. Hamit'e "n'olur, n'olur" diye tutturuyorum.. "Bu benim hayalimdi diyorum"..
Birlikte hemen bisikletlerin içinden seçim yapıyor ve iki bisiklet kiralıyoruz. Bize göre ayarları yapılıyor..

İşte hayalini kurduğum fırsatım önümde..
Nice sahillerine benzeyen Barcelona'da bisiklete biniyorum...
Nasıl mutluyum size anlatamam.. Bir saat boyunca hiç inmeden bir uçtan bir uca sahili dolaşıyoruz.
Bu gördüğünüz yol palmiyelerle bezeli ve
sadece bisikletler için :))
Yolun boş olduğuna bakmayın.. biz artık bu kısımda kalabalık bölgeden çıkmıştık.. Daha önce gidenler arkada silueti görünen otel binasını tanıyacaklar. İşte otel uzaktan görünmeyecek kadar ilerlemişiz..
Yol kenarlarında cafeler, plajlar..
Barcelona'ya gidip sahili görmeden gelen çok kişi biliyorum.
Bisiklete binme hikayesi ise hiç duymadım..
İşte hayalimi yaşıyorum :)) Bir şehir bana bu fırsatı verdi. Bu yüzden Barcelona'nın bende yeri bambaşkadır.

Daha sonra neresi bize bu fırsatı verirse bisiklet kiralıyoruz.
Bazen Büyükada'ya gidip adayı bisikletle turluyoruz..
İyi ki Nice'e gittiğimde bu hayali kurup, onu yaşamak için
peşinden gitmişim diyorum.
peşinden gitmişim diyorum.
Geçen gün arkadaşım Sevilay bana kızına bisiklet alırken kendine de aldığını, onunla birlikte de öğrendiğini, birlikte dolaştıklarını, kask ve dizlik aldıklarını söyledi :)) Bayıldım.. kendi hikayeme benzettim..
O zaman şunu anladım.. hayallerimiz çocuklukta kalmadı. O zamanlar hayal bile edemediğimiz şeyleri şimdi yapabiliriz. Bunu yapabilen birçok kişi var.
Üstelik şimdi bir bisiklete sahip olmaktan daha çok, onunla ne yapmak istediğimin önemli olduğunu biliyorum..