Arabadan iniyor, benimle birlikte kahvaltı salonundan içeri giriyor. Herhalde diyorum O'da bir yerde oturup bir şeyler atıştıracak. Ben bir masaya oturuyorum. O'da aynı masaya oturuyor. Yani birlikte oturuyoruz.. Ama karşıma değil çaprazıma oturuyor. Hemen seslenip kahvaltı siparişini veriyor. Neler yeneceğini bildiği için bal iyidir yiyin, mutlaka sütümüzden için.. gibi öneriler de de bulunuyor ve sipariş veriyor. Otlu peynir meşhurdur tadına bakın... Yani sanki ben O'nun evindeyim ve beni ağırlıyor gibi..
Bu arada tanışıyoruz. Adı Ömer.. Antalya'da Üniversiteyi okumuş, ailesi de Antalya'ya yerleşmiş ama O geri dönmüş.. Bir inşaat işleri varmış, başında durması gerektiği için şimdilerde buradaymış..
Ben kahvaltı ediyorum ama Ömer birşey yemiyor, sadece çay içiyor, bana iştirak etmiyor.. Kahvaltıyı size anlatmayacağım. Türkiye'nin her yanı Van Kahvaltısı'yla dolu.. Bunları birbirinden ayırmak güç, hepsi birbirine benziyor.. Sunumları, çeşitleri aynı.. Van'ın kendine özgü sadelikteki servisi, sütü, balı.. sadece oradadır..
Kahvaltı bitiminde Ömer hesabı istiyor.. Ben yine dün olduğu gibi "lütfen olmaz, ben kahvaltıyı istedim" desem de hiç bir yararı olmuyor.. Ömer hesabı ödeyerek "siz benim misafirimsiniz, başka türlü olmaz" diyor...
Tekrar taksiye biniyoruz ve havaalanına doğru gidiyoruz. Ben arka koltukta camdan caddeye bakıyorum. Sıra sıra dükkanlar var. Bir fırın gözüme çarpıyor. Vitrininde değişik şekilde ekmekler var. Aaaa ne değişik ekmekler.. diyorum. Ömer ekmekle ilgili açıklama yapıyor.. 1-2 dakika içinde aynı caddede ilerlerken birden frene basıyor ve aniden duruyoruz. "Hemen geliyorum" diyerek koşturarak gidiyor. Ben arkasından bakarken Ömer fırına giriyor. Elinde bir poşet içindeki ekmeği bana veriyor.. "Buyrun diyor, denersiniz, buraların ekmekleri de çok güzeldir"..
Pes yani... artık "şimdi bu nedir" modundayım.. Bu yaşadıklarıma inanamıyorum. Elimde ekmek poşeti, ağzımda bir gülümseme, gözlerim şaşkın.. Ekmeği paketine sarıp çantama yerleştiriyorum. Ve o zamana kadar başka bir şehirden bir ekmek alıp eve gitmediğimi düşünüyorum.. Bu sefer farklı çantamda ekmeğim var :))
Havaalanına geliyoruz. Taksi ücretini ödüyorum. Ömer "Bu olmadı.. başka bir gelişinizde sizi daha iyi ağırlamak isterim, bu ticari bir taksiydi, bir daha gelin bizim misafirimiz olun " diyor.. Ben artık ne diyeceğimi bilemez haldeyim.. Binlerce teşekkür ediyorum.. Ayrılıyoruz..
Bu iki günlük Van seyahatim boyunca yaşadıklarım inanılmazdı. Birçok kişiye bu anılarımı anlattığımda "Oooo ekmek elden su gölden, bedavaya dolaşmışsın" dediler.. Hatta "biz de gittik hiç başımıza böyle şeyler gelmedi"" diyenler de oldu.. Bu seyahatte kaybettiğimiz değerlerimizi, önyargılarımızı, korkularımızı tekrar sorgulama fırsatı buldum.. Bu hikayeyi de herkese meraklı bakışlarına karşılık sevgiyle anlattım..
Bu yazıma ekleyecek fotoğraf maalesef yok.. O zamanlar sanırım fotoğraf çeken cep telefonlarımız yoktu.. Başka bir resim ekleyerek de hayal ettiğiniz resmi bozmak istemedim :))
Benim Van hikayem bununla da bitmedi.. Rüya mı gördüm, rastlantı mıydı? diyerek tekrar gittim..
Bu sefer Hamit'le birlikte.. Bu seyahatimde de esnafı tanıdım, satışı öğrendim.. :))