Yolda Kalmaya Alışığım..

Hayatın kendisinin her anının öğrenmekle geçtiği bir gerçek. Bunu yakın zamanda başıma gelen bir olayla daha iyi anladım.

Benim ilkokul karneme Öğretmenim "unutkanlığının önüne geç" diye yazmıştı. Bu ne kadar iyi bir tespitti.. O zamanlar okula gelirken sayı saymada kullandığımız fasulyeleri, defterimi, vb.. evde unutuyordum. Daha sonraları iş hayatında bu unutkanlığımın üstesinden gelebilmek için ajandalar, defterler, not kağıtları kullanmaya başladım ve daha az madur oldum..

Ancak yine de hiç üstesinden gelemediğim şey "arabada ön panelde yanan kırmızı ışığı görünce benzin almak" oldu.. Arabada yandığını gördüğümde "hah aklımda olsun mutlaka benzinciye uğrayayım" diyorum.. heyhaaaattt.. ben nerelere gelmişim? benzin aklımdan çıkmış gitmiş.. Eeeee tabii bunun sonucu ne olabilir?  Defalarca otoyollarda, olur olmaz yerlerde kalakaldım.. Bu yol hikayemden sonuncusu.. diğerlerini daha sonra anlatırım..
Her zamanki gibi sabah işe giderken Silivri'den yola çıktım. (Tabii ki benzin ışığı yanar şekilde)..  Benzinci yolun ortasında aklıma geldi, ama çok geç, TEM'de benzinci yok.. Çatalca'ya geldiğimde yokuşu görünce içimi bir endişe kapladı. "Acaba bu yokuşu bu benzinle çıkabilir miyim?" diye düşündüm, tedbir olarak sağa yanaştım, gazı kesmeden hızla yukarıya çıkayım derken arabadan bir öksürme sesi geldi, nefes alamadı ve durdu, gücü yetmedi.. Hemen sağa yanaştım. Sabah saat 07:00..hava yavaş yavaş aydınlanıyor. Etrafta yemyeşil bir araziden başka bir şey görünmüyor. Hava sonbahar.


Sadece gelişim alanlarım yok, güçlü yanlarım da var. Mesela kendimi bildiğim için donanım anlamında çok iyiyimdir. Hemen bagajı açarak Hamit'in bana aldığı kırmızı benzin bidonunu elime aldım. Bu bidonun depoya doldurmaya yarayan bir hortumu da var, tam teşekküllü, benim için yaratılmış :)

Flaşörleri yaktım, arabayı kilitledim.. . Bu sırada sadece şunu düşünüyorum. "Bir çözüm nasıl olsa bulurum"..  TEM'de yol kenarında yardım istemek ve durmak tehlikeli olacağı için ayağımda babetlerim, elimde kırmızı bidon yokuş yukarı yürümeye başladım.. Yokuşu aşınca ne görünecek orada bir şey var mı? bilmiyorum. Sadece yürüyorum..
İleri doğru bakınca bir tankerin sağ sinyalini yakarak yanaştığını gördüm. Üstüme alınmadım.. Taaaki şoför aşağı inip bana sesleninceye kadar..

Benim 1nci Öğrenmem : Olumsuzluklarda sakın moralini bozma.. mutlaka bir çözüm bulunur..ancak çözüm bulunur diye de bekleme, harekete geç, bir hedef belirle ve hedefine doğru kararlı şekilde yürümeye devam et..

Şoför seslendi   "Diesel mi? Benzin mi?"..  "Eğer diesel deseydin yardım edemezdim. Tankerde Diesel dolu ama sana oradan veremeyeceğim için sordum. Sabah benzinciden bir kutuya benzin doldurmuştum oradan sana verebilirim" dedi..

Benim 2nci öğrenmem :  "Hah bu işte"  dediğin çözüm sana uymayabilir.  Bazen önüne bir fırsat çıktığını zannedersin, Aklına bile gelmeyen bir engelle karşılaşırsın. Fırsat yanı başında durur ama yararlanamazsın.. Bazen de sırf senin için bir tanker şoförü sabah erkenden bir boya kabına benzin doldurur ve yolda seni görür, sanki sana benzin yetiştiriyordur,  hikayeniz aynı gün, aynı otoyolda aynı anda birleşir..

Kocaman bir boya kutusuna aldığı benzini benim bidona boşalttı. Bidona doldurmak için yol kenarına atılmış pet şişelerden bir huni yaptı.  Elleri, üstü başı benzin oldu.. Bana inanılmaz yardımı olmuştu. Teşekkür ederek  50 lira verdim. "Bu çok fazla " dedi, almak istemedi.. "bu yaptığın yardımın  karşılığı yok"  diyerek zorladım..

Tanker Şoförün öğrendiği :  Yardım etmeye devam et.. Bir gün karşına sana bin bir dua edecek ve hak ettiğinden fazlasını verecek birileri çıkabilir.. Şimdi olduğu gibi yardımda cesaretli ol, yardımı zaman kaybı olarak görmemeye devam et..

Geri dönüp arabaya benzini doldurdum.. Nasıl mutluyum anlatamam.. Sürekli söyle diyorum.. "Allahım sana çok şükür.. Benzinim bitti, sen bana tanker gönderdin".. Gerçekten durum buydu.. Yokuşu rahatça çıktım. Bir süre ilerledikten sonra benzinciye uğramak için Hadımköy yoluna saptım. Kavşağı dönerken arabadan garip sesler geldiğini duydum, biraz çekişi azalmıştı sanki..  Durma noktasına geliyor sonra pat, pat yapıp hızlanıyordu. O anda tankercinin bile bile bana yanlış benzini verdiğini düşündüm.. Tühhhh.

Benim 3. öğrenmem :  Sana yapılan her yardım işine yaramayabilir. Önce yardım gibi görünebilir ama arkasından çok daha büyük bir probleme neden olabilir.

En yakın benzinciye ulaştım. Depoyu doldurduk. Anahtarı çeviriyorum ama nafile, motor çalışmıyor. Pompacı "abla biraz kenara alır mısın" diyor ama araba kıpırdamıyor, pompanın önünde kaldım. Onlara "Birisi bana benzin doldurdu, acaba onda mı bir problem vardı?" diyorum..Onlar da istasyona gelen müşterilerden rica ediyorlar. Müşteri gelip bakıyor "Siz en iyisi hiç motoru çalıştırmayın hemen bir servis çağırın, motora hasar verirsiniz" diyor. Öylece oturuyorum.. Bu son aşama başka bir çözüm olmalı..

Pompacılar etraftan yardım toplamaya devam ediyorlar. Bir müşteri geliyor.. "Tamam pislik kaçmıştır, merak etmeyin, haydi bakalım dayanın arkadaşlar" diyerek topluca arabayı kenara alıyoruz. Bana tarif ettikleri gibi pompalayarak çalıştırmayı başarıyoruz. Müşteri  "Şimdi benzincide 2-3 tur atın da emin olalım, yolda kalmayın" diyerek kontrol de ediyor.

O sırada etrafımdaki bu yardım çemberinden o kadar mutluyum ki ; "oh diyorum hiç yalnız değilim"..Tankerciye içimden teşekkür etmeye devam ediyorum. Beni görmeden geçmediği, görüp te boşver demediği için..

Ben de şöyle hissediyorum.. İyi ki zayıf yönlerim var. İyi ki zaman zaman unutkanım...
Bu zayıf yönlerimiz bizi başkalarından yardım almaya zorluyor. Sen çaresiz olduğunda birileri çareyi sana getiriyor..

Bizim eksik yanlarımız başkaları tarafından tamamlandığında bunun adı dostluk, arkadaşlık, yardımseverlik olmuyor mu?  İyi ki o sabah benzin almayı unutmuşum :))  Hikayem olmayacaktı..