Dünyada taneleri pırıl pırıl sim dökmüş gibi parlayan kar taneleri nerede var?
Kars Hikayesi Nerede Başladı?
Bundan birkaç yıl evvel takip ettiğimiz genç gezginciler trenle Kars’a gitmeye ve deneyimlerini, videolarını, fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmaya başladılar. Biz de memleketin bir ucuna trenle gitmenin, karlı manzaraların, yemekli vagonun, kompartımanın hayalini kurmaya başladık. Ancak mevsimleri bir türlü diğer programlarımızla denk düşüremedik. Sonra da Ankara ‘da meydana gelen terör eylemleri nedeniyle iyice erteledik.
2017 sonu- 2018 başında Bodrum’daki iklimi bırakıp iki ay İstanbul’da kalmayı planlamıştık. Eh durum böyle olunca İstanbul’dan tura katılarak tam da kışın en çetin mevsiminde oralara seyahatin tam zamanıdır diye düşündük. Facebook’tan tanıştığımız Travel Terminal firması ile tura katıldık. Ocak sonunda çıkacağımız bu gezi için sanırım Kasım ayında rezervasyon yaptık. Yaklaşık 2 ay önce. Sırada binlerce kişi bekliyormuş meğer ..
Yola çıkmadan önce hazırlıklar için tur şirketinden upuzun bir mail gelmişti. Her detayı anlatıyor, yolculuğun adım adım her aşaması hakkında bilgi veriyordu. Bu harika oldu ona göre hazırlandık.
Biz İstanbul’dan katıldığımız için yolculuğumuz düşünmediğimiz kadar uzun sürdü. İlk trenimiz İstanbul- Ankara hattında Pendik’ten saat sabah 11:30’da kalktı. Biz Kars’a ertesi gün 20:00’de vardık. Tam 32 saat !!
Önce YHT ile İstanbul-Ankara
Otobüse binsek daha çabuk giderdik o kesin. YHT adı konulmuş olsa da 75-80-90 km
ortalama ile bir-iki kez 245 km.ye çıkarak ilerledik. Yine de rahat bir yolculuktu. Varış yeri şahaneydi. Yeni Gar binası. Ankara’ya yeni bir gar yapılmış. Heybetli.. İçinde mağazalar, yeme içme yerleri, Migroslar vb.. mağazalar yeni yeni açılıyor.
Bundan birkaç yıl evvel takip ettiğimiz genç gezginciler trenle Kars’a gitmeye ve deneyimlerini, videolarını, fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmaya başladılar. Biz de memleketin bir ucuna trenle gitmenin, karlı manzaraların, yemekli vagonun, kompartımanın hayalini kurmaya başladık. Ancak mevsimleri bir türlü diğer programlarımızla denk düşüremedik. Sonra da Ankara ‘da meydana gelen terör eylemleri nedeniyle iyice erteledik.
2017 sonu- 2018 başında Bodrum’daki iklimi bırakıp iki ay İstanbul’da kalmayı planlamıştık. Eh durum böyle olunca İstanbul’dan tura katılarak tam da kışın en çetin mevsiminde oralara seyahatin tam zamanıdır diye düşündük. Facebook’tan tanıştığımız Travel Terminal firması ile tura katıldık. Ocak sonunda çıkacağımız bu gezi için sanırım Kasım ayında rezervasyon yaptık. Yaklaşık 2 ay önce. Sırada binlerce kişi bekliyormuş meğer ..
Yola çıkmadan önce hazırlıklar için tur şirketinden upuzun bir mail gelmişti. Her detayı anlatıyor, yolculuğun adım adım her aşaması hakkında bilgi veriyordu. Bu harika oldu ona göre hazırlandık.
Biz İstanbul’dan katıldığımız için yolculuğumuz düşünmediğimiz kadar uzun sürdü. İlk trenimiz İstanbul- Ankara hattında Pendik’ten saat sabah 11:30’da kalktı. Biz Kars’a ertesi gün 20:00’de vardık. Tam 32 saat !!
Önce YHT ile İstanbul-Ankara
Otobüse binsek daha çabuk giderdik o kesin. YHT adı konulmuş olsa da 75-80-90 km
ortalama ile bir-iki kez 245 km.ye çıkarak ilerledik. Yine de rahat bir yolculuktu. Varış yeri şahaneydi. Yeni Gar binası. Ankara’ya yeni bir gar yapılmış. Heybetli.. İçinde mağazalar, yeme içme yerleri, Migroslar vb.. mağazalar yeni yeni açılıyor.
Kars trenine binmeden önce yapılacak alışveriş ve yeme-içme için şahane bir yer. Trende yemekli vagon var ama rehberimiz bize su, meşrubat, istersek içki, meyve, yemek için atıştırmalıklar gibi şeyleri almamızı önerdi. Trendeki yataklı vagonumuzda her kompartımanda bir buzdolabı olduğuna göre yiyecekleri saklamamız da kolaydı. Biz de aynen öyle yaptık.
Ankara Gar- Irmak İstasyonu
Bu da nedir? demeyin.. Ankara’da bir yenileme yapıldığından, Kars kalkışları Kırıkkale Yolu üzerinde Irmak İstasyonundan yapılıyor. Bu iki istasyon arasını TCDD ücretsiz servis otobüsleri ile sağlıyor. Yol yaklaşık bir saat sürüyor. Bizim şansımıza tam da 31 Ocak’ta “Ay tutulması” sadece Ankara’dan görülebilecekti. Biz de tam o saatlerde otobüsten Ay’ı izleme fırsatını bulduk.
Irmak İstasyonu- Kars
Hava karardığı için farketmedim ama pek de bir istasyona benzemeyen bir arazi içinde otobüsten inip bizim için ayırıldığı söylenen vagona gittik. Treni ve üzerindeki Doğu Ekspresi tabelasını görünce heyecanlanmamak elde değil. Şimdiye kadar yaşamadığımız bir deneyim!
Çok mutluyduk. Bir de bu heyecan üzerine vagonların önünde takım elbiseler giymiş, paltolu, papyonlu, boyalı ayakkabılı vagon görevlilerini görünce “vayy be” dedim. Başka zamanları hatırlattı bana çok şaşırdım, çok sevindim ..
Herkes elinde valizler, alışveriş torbalarıyla biletlerin üzerinde yazan kompartımanlarına dağıldı.
Bir vagonda 10 yataklı kompartıman varmış. Her birinde 2 kişi kaldığına göre toplamda 20 kişi aynı vagondaydık. Odamız küçücük ama bir tezgah, lavabo ve iki oturma koltuğu var. Ama adı oturma koltuğu. Çünkü üzerinde oturmak pek mümkün değil, çok sert ve rahatsız. Hele o kadar saat.
Eh ne yapalım nasılsa yataklı vagon, yatakları açar onun üzerinde otururuz!!
Ne acı değil mi oturacak yer olmaması :(
Koltukları öne devirdiğinizde çarşafları serilmiş tertemiz yatağınız hazır bekliyor. Diğer yatak ta tam bu kısmın üzerinde. Ona merdivenle çıkılıyor. Boyunuz uzunsa biraz dizleri kırıp yatacaksınız, yok çaresi.
Biz tura arkadaşlarımızla katıldık, bu yüzden aynı mekanda oturur, oyun oynar, sohbet ederiz diye düşünmüştük. Maalesef bu tren bunu sağlamıyor. O kadar uzun yolu bir sağa, bir sola devrilerek geçiriyorsunuz. Gençler daha çok 4 kişilik kuşetlilerde kalıyor, birlikte vakit geçiriyorlar. Bizim gibi ununu elemiş, konforuna alışmış insanlar için değil. Çok küçük, tıkış tıkış bir alan oluyor çünkü.
Hele iki kişi için iki bavul sırt çantası falan varsa içeride yer tutuyor söyleyeyim. Bizim bir bavulumuz ve bir sırt çantamız vardı güzel yerleştik.
Aldığımız içeçekleri buzdolabına yerleştirdik, elektriği suyu kontrol edip aksayanlar için bizim vagonun sorumlusuna bildirdik. Odamıza düğme yapmışlar, hostes çağırır gibi .. Her şey tamam. Görevlimiz sadece bizim vagona bakacakmış.. ne hoş.. Tuvaletler de her vagonun sonunda bir tane, 24 saatlik yol boyunca 20 kişi kullanacağız, temiz tutalım!!
Yerleşip hareket edip biz vagona alışana kadar karnımız da acıktı. Hadi treni keşfe çıkalım !! Biz 9. vagondayız. Yemekli vagon 2 de. Yürü babam yürü, ama çok zevkli.. herkesin kapısı açık, yemeler, içmeler, ışıklandırmalar, sohbetler. İşte merak edilen tren hayatı bu.. Sosyal medyaya yayılan!
Birinde açılan masaya yaprak sarmalar, kısır, börekler sıralanmış.. açık büfe gibi 2-3 kompartımana servis yapıyorlar (Demek ki kalabalık gelmişler). “Aaaa ne şahaneymiş” dememle kolumdan tutup kapıdan içeri çekiliyorum. “Hadi ne olur kendinize bir tabak yapın” diyorlar. O sırada Hamit arkamdan “yemekli vagon burası mıymış? diye soruyor “yok valla biz de yemeğe gidiyoruz zaten” desek de ikna edemiyoruz ve elimde bir tabakla koridordan yemekli vagona yürüyorum.
Başka bir kompartımanda genç kızlar odalarını yılbaşı ışıklarıyla süslemişler, etraf karanlık.. sadece odadaki süsler ve pencereden görülen manzaralar var, şahane.. Başka birinde açmışlar şaraplarını demleniyorlar, başka birinde bilgisayarını açmış çalışıyor, başka birinde kalabalık, başka birinde uzanmış müzik dinliyor. Bu keşif çok zevkli.
Yemekli Vagon
Elimde tabakla yemekli vagona girerken garson karşıladı “burada yasaktır ama yolda verdiler valla” dedim. Garson hemen tabağımdaki yaprak sarmanın birine uzanıp aldı ve “elbette yasak” dedi o ağzında çiğnemeye başladığında gülüşmeye başlamıştık bile..
Şimdi bir düşünün ; tur şirketleri vagonları senelik kiralamaya başlamışlar. Bu yüzden ek vagonlar gelmiş. Bir de sömestrede yoğunluk olunca boyu iyice uzamış. Tren bir dönemeçte giderken ucu bir tarafta sonu bir tarafta kalıyor, şahane görüntü oluyor. Bu kocaman trende yüzlerce kişi yolculuk yapıyor ama yemekli vagon bir tane.
Eskiden burada uzun uzun oturup vakit geçirilirmiş, güzel bir atmosferi varmış. Ben gençlerin çektiği resimlere ve yorumlara baktım masa örtüsü falan varmış 1-2 sene önce. Şimdi yok!
Yemekli vagon bizim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Ye-hemen acele kalk hissiyatı çok kötü. Zaten kompantımanda 4 kişi oturamıyoruz bari burada biraz sohbet edelim diyemiyorsunuz. Her yemek yemek isteyen burada oturabilmeli değil mi? Bu yüzden de yiyip kalksanız çok iyi olur diyor rehberimiz. Peki !!
Masalarda balık lokantalarında serilen kağıt masa örtülerinden var. Her seferinde değişmediği için kenarları kıvrılmış. Fiyat listesi ve çeşitler gayet iyi görünüyor. Garson çok telaşlı, aceleci, zaten bir başına. Bir çorba içelim diyoruz “efendim önermem çorbamız sallama” diyor. Hadi bari köfte yiyelim. Sipariş geliyor yanında pilav buz gibi, hiç ısınmamış, köfteler yavan. Nerdeeee yemekli vagon keyfi. Oysa ne umutlar beslemiştik.
TCDD bu vagonun ihalesini tamamlamış ve uluslararası bir firma işletmeyi almış. Vergi levhasına baktık Fransa firması olduğu yazıyor. Vallahi ben inanmadım, bu işte bir iş var diyim bak !! Bizim marka olmuş dünya kadar firmamız varken bu kadar beceriksiz bir yönetime ve ihaleye şaşırdım!
Neyse soğuk gelen pilavı aynen iade edince “yarın size kahvaltıda yumurta yaparım” sözüyle umudumuz yeşerdi. Sabah ta küçük tabak kahvaltı istemişken büyük tabak geldi. Yanında ısıramadığımız bir börekimsi. Siparişi yanlış getirerek ciroyu arttırmayı hedeflediği o kadar belli ki !! Bu yüzden yanlış anlaşılmadığınızı garanti edin yoksa "pardon" falan diyen yok.
Çaylar karton bardakta, kimine zeytin kalmadı diyor, kimi tost istiyor makina bozuk diyor. Vagonun içi yavaş yavaş köfte dumanıyla doluyor. Orda bir köşede ızgara yapıyorlar. Ben böyle bir saçmalık görmemiştim. Yemeklerin hepsi de Migros’ta falan satılan hazır al-ısıt mikrodalga yemekleri. Yani diyeceğim siz her şeye hazırlıklı olun.
Vagon görevlisi bizim odaya gelip yatakları öne çekip açıyor ve merdiveni gösteriyor. Odada lavabomuz var ve havlularımız da TCDD’den. Yataklar erkenden yapılsa da biraz koridorda arkadaşlarla ayakta laflıyoruz. Kendimiz çay demleyip içiyoruz :) (Odamızda elektrik prizi, lavabo var).
Odaya girer girmez zaten hemen ayakkabıları çıkarıp terliklerimizi giydik. TCDD bizim için 2 adet terlik koymuş ama tuvalet, koridor, yemekli vagon gezmeye gelmez, yolda bırakır cinsten :)
Tur rehberimiz lahana gibi giyinin demişti. En altta ince, üstte kollu, üstte polar, üstte mont.
Tren sıcak soyunacaksınız, Kars’ta da bir otobüs bir dışarısı bir otel derken her yere uygun şekilde çıkarıp giyebileceksiniz demişti, çok doğru. Trende kompartımanlar sıcak, koridorlar serin. Altta bir eşofman şart.
Sabah erken yola çıkıldığından herkes yorgun, erkenden odalara çekildik. Ancak öyle kolayca uyunmuyor. Pencereden hep dışarıya bakmak istiyor insan.
Tam uykuya dalacakken yan odadan bir sürgülü kapı sesi “taaak” diye. Sonra koridordan geçenlerin konuşma sesleri vb. ortam çok sessiz değil, ancak ilerleyen saatlerde sadece trenin sesi kalıyor geriye.
Yine de gece boyunca 3-4 kez uyanıyorum. Sanırım kaçırma endişesinden. Gece Kayseri’den Sivas’tan geçeceğiz ..
Sabah erken yola çıkıldığından herkes yorgun, erkenden odalara çekildik. Ancak öyle kolayca uyunmuyor. Pencereden hep dışarıya bakmak istiyor insan.
Tam uykuya dalacakken yan odadan bir sürgülü kapı sesi “taaak” diye. Sonra koridordan geçenlerin konuşma sesleri vb. ortam çok sessiz değil, ancak ilerleyen saatlerde sadece trenin sesi kalıyor geriye.
Yine de gece boyunca 3-4 kez uyanıyorum. Sanırım kaçırma endişesinden. Gece Kayseri’den Sivas’tan geçeceğiz ..
Telefondan bir tarife bulduk ama güvenilir değil. Hangi durakta saat kaçta olacağı belirtilmiş. Trenin son durağa kadar ne kadar rötar yapacağı belli olmazmış. Tarifede Ankara’dan kalktığında Kars’a 18:30 varış belirtilmiş. Şimdilerde ise Allah Kerim :)
Kimi zaman Kars’a 20:00 de kimi zaman 22:00 de gitmek mümkünmüş. Bizden sonraki gün tren 22:00 de Kars’a varmış. Biz 20:00 de varan şanslılardandık. Bizim makinistin birisi çok iyi hız yapıp aradaki farkı kapatmış.
Gece kalkıp pencereden trenin kıvrılışlarını izlemek şahane. Tren ışıklar içinde. Bir tünelden çıkıyor, diğerine giriyor. Yollarda kar falan yok, haydi hayırlısı diyoruz. Gece Kayseri’den geçerken karla kaplıydı her yer, sonra uyudum uyandım hiç kar yok. Çok uzun bir zaman kar manzarasız gittik.

Dergi okurum sandım, ı-ıh. Tüneller iştah bırakmadı, iki de bir karanlık oluyor. Bazen uzun da sürüyor. Bir de pencere varken başka bir yere bakamıyor insan.
Kapımız açık olduğundan iki taraftan da penceremiz var iki tarafı da görebiliyoruz. Arada koridora çıkıyoruz. Komşulardan biri kahve yapmış, ikram ediyor..şahane :)
Trende sigara içiliyor. Odanızda camı aralayabilirsiniz, güya yasak olmalı ama başka da sigara içilecek alan olmadığı ve yol uzun olduğu için göz yumuyorlar.
Bu yüzden odasını iyi havalandırmayanın dumanı koridora çıkabiliyor. Ben bir-iki kez kokudan dolayı koridordaki camları aralamak zorunda kaldım.
Yol uzun , insan merak ediyor bu kadar saat treni kaç makinist kullanıyor? diye. Dört satte bir değişiyormuş. İstasyonlarında inip dönüş trenini devralıp başladıkları noktaya dönüyorlarmış.
Öyle Ankara’dan yola çıkıp Kars’a giden yok. Sadece vagon görevlileri uzun uzun yollar yapıyorlar. Hallerinden memnunlar. Arada yatıp kestiriyorlarmış. Vagonlar bizden sorulur diyorlar. Gençlerin bu kadar yoğun yolculuk ettiği, birlikte zaman geçirdiği bu yolda her vagonda bir sürü yatak olduğu da düşünüldüğünde yol güvenliği tamamen bu vagon görevlilerine kalmış. Odanızın kapısı içerden kilitleniyor ama dışarı çıktığınızda kilitlenmiyor. Bir şey olmaz merak etmeyin diyorlar .
Öyle Ankara’dan yola çıkıp Kars’a giden yok. Sadece vagon görevlileri uzun uzun yollar yapıyorlar. Hallerinden memnunlar. Arada yatıp kestiriyorlarmış. Vagonlar bizden sorulur diyorlar. Gençlerin bu kadar yoğun yolculuk ettiği, birlikte zaman geçirdiği bu yolda her vagonda bir sürü yatak olduğu da düşünüldüğünde yol güvenliği tamamen bu vagon görevlilerine kalmış. Odanızın kapısı içerden kilitleniyor ama dışarı çıktığınızda kilitlenmiyor. Bir şey olmaz merak etmeyin diyorlar .
Herkes duymuştur Erzurumda Cağ Kebabı yendiğini. Tren istasyonlarda 2 dakika duruyor. Sadece Erzincan ve Erzurumda 10 dakika bir mola var. Tren görevlisi Erzurum’a yaklaşırken siparişleri topluyor (en azından bizim tur grubu için böyle oldu) paraları topluyor.
Menüde Cağ Kebabı, Salata, Ayran, Kadayıf Dolması var 30 TL. Aman da çok iyimiş deyip siparişi veriyoruz. Zaten yemekli vagonda bir şey yiyecek isteğimiz de yok. Kebap gelene kadar soğuyor falan dediler ama herkes sipariş verdi. Bu da bir ritüel olmuş.
Cağ Kebabı dürüm şeklinde geliyor. Dürümü kenara ayırın içinden iki kuşbaşı et kadar bir kebap çıkarsa şanslısınız. Benimkine daha çok turşu ve salata sarmışlar.
Bu sipariş de uydurma. Herkes bir heyecanla deneyimlemek istiyor. Yapılır mı? yapılır.. Kadayıf dolmasının hatırına.
Turlar bu servisin iyileştirilmesi için Erzurumlu kebapçılarla çalışmışlarsa da hiç yol alamamışlar, memnuniyetsizlik olunca bu işe aracı olmaktan vazgeçmişler.
O istasyonlar şahane bir pazar ama bilene.. Erzurum da birisi istasyona semaver getirmiş, demleme çay eşliğinde kadayıf dolması satıyor :)
Bu kebabı yiyebildiğimiz saat 15:00 oluyor. Mecburen Erzurum’a varmayı bekliyoruz. Eh atıştırmaktan ancak acıkmıştık diyoruz. Sonra yine odalarımıza uykuya çekiliyoruz. Son saatlerde zaman geçmiyor ama bu sefer de pencereden çok güzel manzaralar görülüyor.
Hava karardıkça dışardaki ışıklar güzelleşiyor. Karlar parıldıyor. Vagon görevlisi Kars’a varmadan yaklaşık bir saat önce tüm yatakları kapatıp, çarşafları, havluları topluyor, yatakları kapatıyor. Koltukta oturmak zorunda kalıyorsunuz :(
Neyse son dakikalar deyip bavulları topluyoruz, buzdolabı boşalıyor, ayakkabılar giyiliyor. Kars’a varmadan bir istasyon önce Sarıkamış’ta duruyoruz. Burası beni heyecanlandırıyor, sanki bir tanıdıkla karşılaşmış gibi oldum.. Sarı sarı ışıklar yanıyor uzaklarda, merak içindeyim.
Rehberimiz yola çıkarken bir WhatsApp grubu kurmuş, tüm haberleri oraya yazıyor. Hava durumunu yolladı -15 derece. 32 saat sonra tam 27 derecelik bir sıcaklık farklılığına iniyoruz.
Uçakla gelenler hem Kars’ın bulunduğu rakımdan hem de bu hava değişiminden çok etkileniyorlarmış. Yarın öğlene kadar Kars’lı olursunuz dedi rehberimiz .
Kaç zamandır yoldayız.. 25 saate yakın trende yolculuk ediyoruz. Ben hiç yorulmadım. Bu kadar saat otobüste gitmiş olsanız her yeriniz uyuşurdu.
Doğu Ekspresi bu nostaljik yolculuğuna devam etsin diyor rehberimiz. Çünkü bu hattın Yüksek Hızlı Trene dönüştürülmesi ile ilgili projeler varmış. Bu nostaljinin yaşaması lazım diyor. YHT normalde 25 saat süren yolu 12 saate indirirse bu maliyete katlanmaya değer olur, 25 saat yerine 20 saatte giderse değmez diyor. Trenin kalkacak söylentileri de bundan. Bakü Tiflis hatları için de uzantılar yapılmış.
Ulaştırma Bakanı şaşmış kalmış :) Ekle ekle vagonları talebi karşılayamıyor.