İş yerlerimiz kesinleşince oturacağımız adres de belli oldu. Gayrettepe-Mecidiyeköy'e odaklandık. İkimize de yakın olacaktı. Emlakçıları dolaşmaya başladık. Akşamları iş çıkışında cadde üzerindeki emlakçılara tek tek uğruyor, kiralık ev soruyorduk. Çoğunlukla cevapları "size pahalı gelir" oluyordu. O zamanlar emlakçılar ev hakkında biraz bilgi verip ondan sonra görmek isteyip istemediğimizi soruyordu. Çünkü her gösterdikleri ev için ücret alıyorlardı. Evi beğenmesek bile bu ücreti ödüyorduk. Bundan dolayı her eve talipli olmuyor, görüp görmemeye iyi karar vermek istiyorduk. Ama olmuyordu. Evler geniş ve güzel ama ev kiraları yüksekti. Ya da kirası uygun ama ev çok eskiydi. Orta halli bir ev için birimizin maaşının büyük kısmı ev kirasına gidecekti. Buna rağmen Hamit "olsun bedelini verelim iyi bir evde oturalım" diyordu ama ben ikna olmuyordum. Henüz yeni evleniyorduk. Elimize geçen paranın büyük bir kısmını ev sahi...