Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İlk evimiz..

İş yerlerimiz  kesinleşince oturacağımız adres de belli oldu.  Gayrettepe-Mecidiyeköy'e  odaklandık. İkimize de yakın olacaktı. Emlakçıları dolaşmaya başladık. Akşamları iş çıkışında cadde üzerindeki emlakçılara tek tek uğruyor, kiralık ev soruyorduk. Çoğunlukla cevapları  "size pahalı gelir"  oluyordu.  O zamanlar emlakçılar ev hakkında biraz bilgi verip ondan sonra görmek isteyip istemediğimizi soruyordu. Çünkü her gösterdikleri ev için ücret alıyorlardı. Evi beğenmesek bile bu ücreti ödüyorduk. Bundan dolayı her eve talipli olmuyor, görüp görmemeye iyi karar vermek istiyorduk. Ama olmuyordu.  Evler geniş ve güzel ama ev kiraları yüksekti.  Ya da kirası uygun ama ev çok eskiydi. Orta halli bir ev için birimizin maaşının büyük kısmı ev kirasına gidecekti.  Buna rağmen Hamit  "olsun bedelini verelim iyi bir evde oturalım"  diyordu ama ben ikna olmuyordum. Henüz yeni evleniyorduk. Elimize geçen paranın büyük bir kısmını ev sahi...

Evlenmeye az kaldı..

Gençliğimin en güzel yıllarını Beyoğlu'nda geçirmenin doyumunu yaşamıştım.  Dört yıldır çalışıyordum ve para kazanıyordum.  Kazandığım parayı çeyiz meyiz gibi konulara hiç ayırmamıştım. Böyle bir hazırlığın içinde de değildim.  Giyime çok para harcamaz daha çok kendim dikerdim. Aşağıdaki puantiyeli etek,  yine aşağıdaki  kenarı biyeli bluz ve boynumdaki kolye.. hepsini kendim yapmıştım.  Genellikle Fatih'teki Bursa Pazarı'ndan kumaş alır, BURDA'dan patron çıkarır, Annemin makinasında  dikerdim. Beyoğlu'nda pasaj içlerinde pliseciler vardı. Kumaşları plise yaptırır etekler dikerdim.  Yine pasajlardaki boncukçulardan çeşitli renklerde boncuklar alır, bunları kendim dizer ve takardım. Daha sonraları bu dikiş işini daha da ileri götürüp kareli ceket dikmişliğim de vardır :)) Anneannemin ve annemin dikiş konusunda üstad olduklarını belirtmeme gerek yok sanırım. Anasına bak kızını al diye boşuna söylememişler. Bana da onlardan geçmiş. Onlar k...

Çeşme-Ilıca

15 Gündür Çeşme-Ilıca'dayız. İlk defa bir otelde kesintisiz 15 gün tatil yapıyorum.   Sheraton Çeşme güzel bir otel. Daha önce hiç gelmemiştim. Ne Ilıca'ya ne de bu otele.  Bir yurt dışı promosyonundan yararlanmak üzere bu otelde konaklıyoruz.  Bu bizim kendimize emeklilik hediyemiz.   İlk geldiğimizde esen rüzgarda bir sörf gibi uçacağımızı düşünmüştüm.  Çeşme Dünya sörf şampiyonalarının yapıldığı yer malum..  Odanın balkonundan baktığımda üzerime bir mont giymem gerekir !!  öylesine sert ve kuvvetli. Gelen görevliye sordum "genelde böyledir, eser" dedi.. Güneşlenirken sorun olmuyor, serin serin esiyor.  Rüzgar estiğinde denizde de dalga oluyor tabiiki.. Denizin içi sığ, hemen derinleşmediğinden denize girene kadar dalgalar ıslatmış oluyor.  Dalgaya rağmen ayaklarımızı bastığımız kum zemin çok hoş, o da dalgalı. Bir-iki gün rüzgardan sonra bir sabah sessizliğe uyandık. Hiç dalga hışırtısı yoktu, deniz o zaman inanılmaz güzel olu...

Beyoğlu'na Veda

Okulumda ilerleyemiyordum, duraklama dönemine girmiştim.   Siyasi partilerin gençlik örgütlenmelerinin olduğu üniversitelerde sağ-sol çatışmaları sürekli yaşanıyor,  bu çatışmalar üniversite işgallerine ve eğitim öğretimin durmasına neden oluyordu. 12 Eylül'den sonra üniversiteleri denetim altına almak için 1981 yılında YÖK kuruldu ve tüm Üniversiteler YÖK'e  bağlandı, birçok Öğretim Görevlisi görevlerinden alındı. Bu dönemde birkaç kez okuluma gittim ama derslere giremeden geri döndüm. Böylece okulla arama mesafe girmeye başladı. Okuldan mezun olabilmek ve meslek edinebilmek için daha önümde en az iki yılım vardı ve evleniyordum. Hep böyle çalışamazdım. İşimde bir atak yapabilmem iyi olurdu. Arkadaşlarla konuşmaya başladım. Acaba yeni bir iş nasıl bulabilirim?  farklı bir görevde nasıl yer alabilirim? Artık bir kulvar değişikliği yapmak istiyordum.. İşletme okuduğuma göre biraz daha bana uyan, ilerde işime yarayacak bir tecrübeye ihtiyacım vardı. İSOTAŞ'ta...

Nişanlanıyoruz

İki farklı aile bir araya geliyor.   Hamit bizi ailecek alıp kendi evlerine götürüyor.  İki aile tanışacak.  Bu farklı iki aile arasında öyle güzel bir diyalog kuruluyor ki, herkes çok mutlu.. farklılıklar eriyip gidiyor, herkes birbirine saygı duyuyor, seviyor..  Samimi bir ortam oluşuyor. Bundan sonra da hızla Nişan hazırlıkları başlıyor. Kasım 1980'de Nişanlanıyoruz. Ben yıllar sonra alyansımı kaybettim,   "ne gerek var?" diyerek Hamit'e de çıkarttırdım..  öylece kutuda duruyordu..bir gün kuyumcuya bozdurduk :)  Eğer yüzüklerimiz dursaydı şimdi içine bakıp nişan tarihimi tam olarak yazardım..  Unuttum :)) Nişan alışverişini   Nurşen ve Mahmut Abi 'yle birlikte Bakırköy'de yapıyoruz. Nurşen'le birlikte bana pırlanta bir yüzük beğeniyoruz ve alyansları alıyoruz.   Pırlanta yüzükler o zaman böyle sıralı taşlı.  Tek taş o zamanlarda yok.  Zaten Nurşen olmasa benim ne bir talebim ne de fikrim olacaktı.. O yönlendiriyor. E...