Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bazı Dogum Günlerim Unutulmaz..

Doğum günlerimden bazılarını hiç unutmuyorum.. Daha genç ve küçükken doğum günlerimi evimizin bahçesinde asmalardan oluşan çardağın altında kutlardık..  Tüm mahalleden arkadaşlarımın katıldığı bu doğum günlerimde babam müzik çaldığımız teybi ayarlar, bahçeyi bu davete uygun hale getirirdi.. Annem en tatlı limonatalarını yapar, çeşitli ikramlar hazırlardı. Birlikte alışverişe çıkar, genellikle Fatih'teki iyi butiklerden bana kıyafet alırdık. Bayram gibiydi benim bu günlerim.. Hatta daha da güzeldi, çünkü sadece benim için bir şeyler yapılıyordu :) Arkadaşlarım da çoğu kitaptan oluşan, ilk sayfasına benim için dileklerini yazdıkları hediyelerini getirirlerdi.  Mesajlar genellikle birbirine benzerdi.. Dans eder, uzun saatler boyunca eğlenirdik..  Birçok hediye zamanla yok olduğu halde bu kitaplar uzun yıllar yaşadı ve her seferinde açıp açıp bu güzel dilekleri okudum..   Yakın zamanlarda kutladığım doğum günlerim de benim için unutulmazdı.. Daha doğrus...

Hayat Arkadaşım..

Hayat arkadaşı.. çok uzun vadeli bir beraberlik. Üstelik resmi bir şekilde davetliler önünde bu beraberliğe EVET denilmiş, hem iyi günde hem de kötü gününde yanında olmaya söz verilmiş bir beraberlik.. hem de şahitler huzurunda.. yani bağlayıcılığı yüksek.. öyle kendi kendine söz vermiyorsun.. deftere imza atıyor, herkesin huzurunda herşeye EVET diyorsun.. durumlarımız ne kadar değişirse değişsin, birlikteyiz, beraber olacağız diyorsun.. Ekşi Sözlük'te karı-koca, sevgili olmanın dışında "arkadaş" olmayı vurgulayan bir söz denilmiş. Çok beğendim.. Arkadaş olmak..  Biz 31 yıldır arkadaşız.. Kesinlikle aynı değiliz, aynı şekilde düşünmediğimiz birçok şey var,  bazı olaylar karşısında bakış açımız ve tepkilerimiz farklı.. Birbirimizin herşeyini onaylamıyoruz. O futbolu, basketbolu, tenisi, voleybolu çok sever, benim ilgim yoktur. Ben teknolojiyi severim, bulmaca çözerim sudoku'ları atlamam, puzzle'ları severim,  o sevmez.. Ben hemen başlamayı severim, O daha v...

Yolda Kalmaya Alışığım..

Hayatın kendisinin her anının öğrenmekle geçtiği bir gerçek. Bunu yakın zamanda başıma gelen bir olayla daha iyi anladım. Benim ilkokul karneme Öğretmenim "unutkanlığının önüne geç" diye yazmıştı. Bu ne kadar iyi bir tespitti.. O zamanlar okula gelirken sayı saymada kullandığımız fasulyeleri, defterimi, vb.. evde unutuyordum. Daha sonraları iş hayatında bu unutkanlığımın üstesinden gelebilmek için ajandalar, defterler, not kağıtları kullanmaya başladım ve daha az madur oldum.. Ancak yine de hiç üstesinden gelemediğim şey "arabada ön panelde yanan kırmızı ışığı görünce benzin almak" oldu.. Arabada yandığını gördüğümde "hah aklımda olsun mutlaka benzinciye uğrayayım" diyorum.. heyhaaaattt.. ben nerelere gelmişim? benzin aklımdan çıkmış gitmiş.. Eeeee tabii bunun sonucu ne olabilir?  Defalarca otoyollarda, olur olmaz yerlerde kalakaldım.. Bu yol hikayemden sonuncusu.. diğerlerini daha sonra anlatırım.. Her zamanki gibi sabah işe giderken Silivri'den...

Termik Santrala Turistik Gezi.. Nasıl Yani ??

Avon'da çalışırken potansiyeli olan ve gelecekte farklı adımlar atmamızı gerektirecek hareketli bölgeleri görmek için ziyaret ettiğim bölgeler ve iller olurdu..  Kahramanmaraş da bunlardan biriydi..   O zamanlar Özlem Adana'dan kalkıp bu bölgelere çalışmaya geliyordu.  Bölgelerde çalışan kendi ekibi de yeniydi...  aslında kendisi de yeniydi :))  Avon'da ilk yıllarıydı.. Kahramanmaraş'a bağlı   Elbistan 'da merak ettiğimiz bir coğrafyaydı.. İkimiz de daha önce hiç gitmemiştik.. Elbistan İl olamamış büyük bir yerleşimdi.. herkes oradaki zenginlikten bahsediyordu. Afşin-Elbistan Termik Santralı  oradaydı.. Birçok çalışanı vardı, çok kazanıyorlar ve lojmanlarda yaşıyorlardı..   "Çok kazanıyorlar"   sözünün izafi olduğunu ve yerel olduğunu henüz bilmiyorduk.. Özlem'le birlikte Elbistan'a doğru yola çıktık. Dağlık bölgelerden, dar geçitlerden geçtik.   İlk olarak otelimize yerleştik. Elbistan'da karşıma çıkan bu otel beni çok şaş...

Kadınlar Neden Yapamaz?

Kadınlar neden makyajsız yapamaz? Kadınlar neden bir kereden fazla evlilik yapamaz? Kadınler neden espri yapamaz? Sosyal paylaşımlarda "kadın neyi yapamaz" deyince bunlar çıkıyor. Çook uzun yıllardır kadınlarla birlikte çalıştım, birçok kadının hayatının içine girdim, ailesiyle tanıştım..Kadınlar Dünyayı yönetiyor.. Değerlerimizi büyük ölçüde kadınlar belirliyor. Hepimiz çalıştığımız kurumların değerlerini, vizyon ve misyonunu çok iyi biliyoruz.. peki bizim bizim Kültürel ve Toplumsal değerlerimiz nedir?  peki bu değerleri kim koruyor ve kolluyor? Dil, Din, Gelenek-Görenek, Sanat, Dünya görüşü.. bunların tümü bizim kültürümüz. Dil : Anadili denir zaten anneden öğrenir.. Din : Bireyin doğduğunda bir tercihi yoktur, ana-baba karar verir Gelenek-görenek : Buna kadından daha çok sahip çıkan var mı? ne yapılıp ne yapılmayacağına, ne zaman ne pişirilip kimlerle paylaşılacağına, ayıp olana, yasak olana, ne zaman gidilip ne zaman dönüleceğine, büyüklere ve küçüklere n...

Bankalar Bizim İçin Ne Yapıyor?

Medya Takip Merkezi'nin yaptığı araştırmaya göre bankalar, sosyal etkinlikleriyle de toplumun refah kalitesinde etkin rol oynuyorlar. Kültür- sanat, eğitim, spor başta olmak üzere pek çok çalışmayla, toplumun bugününe ve geleceğine ışık tutup destek olurken, bilinirliklerini artırıp imajlarını da güçlendiriyorlar. Sergiler, Kitap Yayınları, Sponsorlukları, Konserler, Müzeler, Söyleşiler, Kısa filmler, Caz Festivalleri, Dans Gösterileri, Tiyatrolar.. Bu konuda öncü olan Akbank, Garanti Bankası, Yapı Kredi, İş Bankası  .. Bu faaliyetlerin yanında Kütüphaneler, Sergi Salonları, Sinema Salonları barındıran Kültür Merkezleri de yapmaya devam ediyorlar. Bunlar biri de Garanti Bankası'nın açtığı Salt .. Gerçekten gurur duydum.. Hele alt katındaki Osmanlı Bankası Müzesi'ni görmelisiniz.. Salt'ta bir kahve için, yemek yiyin, kütüphanede oturup birşeyler okuyun, sergiyi dolaşın, muhteşem binayı seyredin.. 4. Kattan ışıl ışıl karşı kıyıya bakın.. Tuvaletine girmeden de s...

Balıklı Göl

Urfa'ya ilk gittiğimde hiç bir fikrim yoktu..  Modern, güzel bir şehirdi.. Otele yerleştiğimde pencereden gördüğüm manzara ilk olarak beni çok etkiledi. Karşıdan eski bir şehir görünüyordu. Balıklıgöl'e gittiğimizde etrafımızı çocuklar çevirdi.  "Anlatalım mı? hem Türkçe hem İngilizce anlatıyoruz"  dediler. Nereden öğrendiklerini sordum. "Kaymakam Bey öğretti" dediler.. Kaç liraya anlatıyorsunuz diye sorunca 2 lira dediler. Ne anlatacaklarını merak ederek dinlemeye başladık. İçlerinde ufak olan daha ataktı ve anlatmaya o başladı, diğerleri karışmadılar.   İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye ve tek tanrı fikrini savunmaya başlamış. Bunun üzerine Nemrut İbrahim Peygamberi bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atmış.  Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol"' emri verilmiş. Bu emir üzerine, ateş suya,  odunlar da balığa dönüşmüş.  İbrahim ...

Bir İsmi Yaşatmak..

YKB Kurucusu  Kazım Taşkent'in oğlu kimdir? Yapı Kredi Bankası’nın kurucusu Kazım Taşkent ’in   İsviçre 'nin   Flims   kasabasındaki   Sunnehuesley   yatılı okulunda okuyan 10 yaşındaki oğlu Doğan Taşkent'in 10 Nisan 1939 yılında   Alpler ’de meydana gelen bir heyelan   sonucunda hayatını kaybetmesi üzerine onun anısını yaşatmak için onun adını taşıyan bir çocuk dergisi yayınlamaya karar vermesiyle 1945 yılında Doğan Kardeş çıkmaya başladı.   Doğan Kardeş ..  (Tıklayarak daha fazla bilgi alabilirsiniz) Ne güzel bir isim ve ne güzel bir amaç... Bir isim ancak bu kadar güzel yaşayabilir.. İsviçre'de olayın meydana geldiği Films Kasabası :((  Geçen yıl buralarda dolaştım, o zaman hikayeyi bilmiyordum. Sunay Akın'dan okuyunca öğrendim.

İşler, Güçler

Eski bir resim.. Yıl 1993.. Eczacıbaşı'nda 10.Yılım. Şakir Eczacıbaşı ile.. Geniş bir aileye sahip oldum. Çok mutlu çalıştım. Birçok dost edindim, desteklendim, güven kazandım. Bu yıllarda Gürcan doğdu ve büyüdü, ben Üniversiteyi bitirdim, kendi evimize taşındık, ilk arabamızı aldık. Üretimin, işçinin, vardiyanın, laboratuarın, sendikanın ne demek olduğunu öğrendim. Bu yıllarda video yeni keşfedilmişti..  birçok  güzel film seyrettim, çok kitap okudum, Gençlik Günlerini takip ettim, etkinliklere ve söyleşilere katıldım. Bu dönemde farklı bakış açılarını görmeye başladım. Sevgi Soysal'ın kitaplarında onunla özdeşleştim, Oğuz Atay'la değerlerimi sorguladım.. Şiir Antolojileri okudum..şairlerimizin penceresinden dünyaya baktım.. Karikatürler çizdim, suluboya ve karakalem resimler yaptım. Yani bu yıllar boyunca sürekli kendimi aradım.. bazen bulduğumu beğenmedim, değerlerimi sorguladım.. bazen bakış açımın ne kadar dar olduğunu ve farklı bakınc...

Mehmet Ali Birand

      Mehmet Ali Birand.. Seni hep güleryüzünle hatırlayacağız.. Mehmet Ali Birand'a Allah Rahmet Eylesin.. Yarın Brüksel'deyim.. eğer yapabilirsem Milliyet Gazetesine uğramak ve çiçeğini oraya bırakmak istiy orum..

Amacım geride mi kaldı?

Amacım geride mi kaldı? Toplamda 35 yıl çalıştım. Emekli oldum.. ama emekli olduktan sonra 14 yıl daha çalışmaya devam ettim. Bu nedenle emekli oldum ama emekli gibi yaşamadım.. Nasıl bir hayat beni bekliyor? acaba beklenen ve yaşanan şey nedir? Kişiler gerçekten ömür boyunca emekliliği bekleyip sonra da istediklerini yaşıyorlar mı? yoksa hedeflenen sadece zamanın geçmesi mi? can sıkıntısı duymamak için günde 3 kez markete gitmek mi?  bir boşluk mu?  boş zaman nasıl birşey?  sorularını sormaya ve sorgulamaya, araştırmaya başladım..  Radyoda beğenerek dinlediğim bir reklam geldi aklıma ;  reklam şöyle ; Torunu dedesine soruyor: Dedeciğim emeklilik nasıl bir şey? Dedesi yanıt veriyor : Emeklilik çok zor... sabah istediğin saatte kalk, keyifli uzun bir kahvaltı yap, sahilde yürüyüşe çık, döndüğünde şekerleme yap, sonra arkadaşlarınla buluş saatlerce sohbet et, akşam da yine arkadaşlarınla buluş ye iç, eğlen. E...

Seyyah Oldum !

Pir Sultan Abdal  "Seyyah oldum şu alemi gezerim, bir dost bulamadım gün akşam oldu" demiş. Ben çok daha şanslıyım :)) Türkiyenin her yerinde  farklı bölgeler, farklı kültürler ve farklı değerlerle tanışma şansım oldu. Buralarda evlere girdim, caddelerinde dolaştım, esnafla sohbetler yaptım. Iğdır'da taş ustalarıyla konuştum, Elbistan'da Termik Santrale girdim, Denizli'de taksi şoförünün hayatını dinleyip, İzmir'de taksici Murat'tan CD aldım, Kordon'da Faytona bindim.. Van'da  Ömer'le kahvaltı yaptım.. Diyarbakır'da dişimi çektirdim, gözlüklerimi Ankara'da yaptırdım.. Adana'da Tarkan Konseri'ne, Antep'te sinemaya gittim.Ankara'da Meclis Salonu'na girdim, Cumhurbaşkanı'nın koltuğuna oturdum :)) Birçok hikayeyi dinledim, birçok hikayenin de içinde yer aldım. Türkiye’yi  sınır bölgelerine kadar tanıdım. Bakış açımda büyük değişiklikler oldu. Doğudaki kadınların gücünü, isteğini ve çabasını gördükçe, Avon...

Avon'da 15 Yıl

Türkiye'nin 1 Numaralı Kozmetik Markası Avon'da 15. Yılımı tamamladım. Kendi hayatımda değişimi çok severim.. Oturduğum semti Yeniköy'den Erenköy'e, Erenköy'den Çekmece'ye, sonra Silivri'ye, sonra Beylikdüzü'ne değiştirdiğim halde işyerlerimde uzun uzun çalıştım :)) Hayalimde aslında ofis dışında çalışmak ve hayatın içinde olmak vardı.. Bu da satışta çalışmak anlamına geliyordu.  Gazete ilanında Avon’u gördüm ve böylece hayallerime kavuşma yolculuğum başladı. Avon’u çok kalabalık bir aile olarak görüyorum. İçinde ne çok hikaye var..bazılarını anlatırken gözüm yaşarıyor...bazılarında gurur duyuyorum.  Sahneye çıkan ekiplerimizi alkışlarken kendi kendime düşünüyorum.. biz kadınlar daha önce bu coşkuyu ve gururu nerede yaşamıştık diye.. bulamıyorum..  Geliştiren, yapılanı takdir eden, destekleyen bir şirkette çalışmak ve kadınların hayatına katkıda bulunmak bana hep gurur verdi.. Artık Avon çalışanı değilim ama gö...

Farklı Pencereler

Farklı Pencereler, farklı bakış açıları, farklı yorumlar.. Bütün bunların hayatı zenginleştirdiğini düşünüyorum.. Aynı pencereden bile baksak, farklı şeyler görüyoruz. Gördüklerimize farklı anlamlar yüklüyor, farklı tepkiler veriyoruz. Bu yüzden hiçbirimiz birbirimize benzemiyoruz.. Önce evde farklı kişileriz, sonra işyerinde, arkadaşlarımız içinde, sonra yaşadığımız memlekette, sonra Dünya'nın farklı bölgelerinde farklıyız..  Bundan sonra  bu farkları görmek için daha fazla kalabalıklara dalmak, daha fazla sokaklarda dolaşmak, daha fazla okumak, daha fazla seyretmek ve tüm bunları zaman sınırları koymadan yavaşça yaşamak istiyorum. Bu pencereyi sonuna kadar açıyorum..umuyorum dışarı bakınca  güneşi görür, taze havayı içime çeker, kahkahalarla gülen insanlar arasında dolaşır, birçok kişinin de penceremden baktığını görürüm. Belki bu pencereden hayatı paylaşırız. :)