Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İlk Tatilin TREN Maceraları

İlk yurtdışı tatilimize 1985 yılında çıktık. Bundan tam 29 yıl önce.. o zamanlar Türkiye kapalı bir ekonomi.. ithalat diye bir kavram yok, burada üretip burada tüketiyoruz. Yabancı markaları ve elektrikli aletlerin markalarını duyuyoruz ama kullanamıyoruz, bizde yok.. Otobüslerimiz, ulaşım araçlarımızda otomasyon yok, biletçiler çalışıyor. Sirkeci ve Haydarpaşa tren garlarında 2-3 peron var.   En çok minibüsleri kullanıyoruz.  Şimdi bile birçok şeyi farklı görüp şaşırırken 29 yıl önce nelerin farklı olduğunu bile bilmiyorduk. Bu ilk seyahatimiz boyunca bilmediğimiz şeylerin üstesinden gelmemiz gerekti..  Tren garlarındaki makinalardan biletler aldık. Bize garip geliyordu.. makinalar çok zordu.. nereye gideceksen seçiyorsun, saati belirliyorsun, parayı denkleştiriyorsun, bileti alıyorsun.. Ne uzun süreçti.. Oysa bizim biletçilere söyle.. tamam.. Bir de makinaların dilini anlamak lazım, o ayrı dert. Bir gün Almanya'da Bonn'dan Hamburg'a gitmek üzere trene bind...

İlk Yurtdışı Tatilimiz.. 20 Gün Avrupa..

Yıl 1985...  Bundan tam 29  yıl önce.. O zamanlar yurt dışı deyince akıllara sadece Almanya gelirdi.  Oranın adını da sadece iş için Almanya'ya gidenlerden biliyorduk. Şimdiki gibi gazetelerde yayınlanan sayfa sayfa turlar, geziler falan yoktu.  Yurt dışına çıkmak isterseniz.. siz bilirsiniz..  Uçak yok denecek kadar az kullanılıyordu, çünkü çok pahalıydı..İnternet yoktu..  Google yoktu :))  turizm siteleri, araba kiralamalar, internetten otel bulmalar, Google'dan haritaya bakmalar, gezi yorumları okumalar, Facebook'tan kim nereye gitmiş? nasıl yorum yapmış?  fotoğraflara bakmalar yoktu..  Şimdiki gibi akıllı cep telefonları da yoktu.. hatta akıllı olmayanlarının da keşfine daha 10 yıl vardı.. Eee peki bu şartlarda yurt dışı tatili de neyin nesi? dediğinizi duyar gibiyim :)) Daha Türkiye'nin bir çok yerini keşfetmemişken..  Henüz 4 yıllık evliyken.. Üstelik bütçemiz dar ve ne harcıyorsak yazdığımız dönemlerdeyken.. (Yeniköy yıllar...

Servisi Kaçırınca Tek Çare Otostop..

Eczacıbaşı Ayazağa Köyün'deydi.. yolları da şimdiki gibi değildi maalesef.  Şimdiki  Maslak'tan giriş eskiden küçük bir yoldu.  Bu yolun başında bir büfe ve taksi durağı vardı.  Bazı günlerde servisi kaçırdığımda minibüsle Maslak'a gelir buradan taksiye binerdim. Tabii taksi bulabilirsem!! Yeniköy'den Ayazağa Ayazağa'nın yolları o kadar bozuk ve çamur içindeydi ki ;  taksi sürücüleri   "abla arabayı yeni yıkadım, oraya girersem batarım"  der ve  o yollara girmezlerdi.  Yola girmek için de fazla para isterlerdi. Çaresizlikle yoldan geçen araçlara el ederdim. Bu yoldan kamyon çok geçerdi. Özellikle kömür kamyonları olurdu. Bir çok kez bu kamyonlara binerek işe gitmişliğim vardır. Hatta bir keresinde yine kömür kamyonuna binmiştim. (Kamyon yüksek olduğu için çok zor binerdim).. Söforün üzerinde bir şalvar, boynunda bir poşu vardı.  Şiveli konuşuyordu. Ben genellikle hemen çalıştığım yerden bahsederdim. Çünkü sabahın köründ...