Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çocukluğum - 2

O zamanlar bomboş çayırlıklar, tek tük evler, at arabaları.. Şimdi baktığımda küçücük, ama çocukluğumun kocaman  Demirkapı ve Bağlar Caddeleri.. Önce tek katlı, sonra iki katlı, sonra 3 katlı bahçe içinde evimiz. O zamanlar evler bir seferde pek bitmez, paramız oldukça üzerine bir kat çıkmak şeklinde yıllar süren bir inşaat serüveni yaşanırdı. İlk yıllarda ben daha ilkokuldayken tek katlı evimizin girişi  çini , odalar tahta döşemeydi. Bu döşemeleri annnem tahta fırçasıyla fırçalaya fırçalaya temizlerdi.. Daha sonra bu döşemelerin üzeri muşambalar ile kaplandı.  Ben küçük olduğum için tahta fırçalamadım, ama muşamba döneminde henüz vileda yokken dizlerimin üzerinde yer silmeye yetiştim. Aynen bu resimdeki gibi döşenirdi. Arada bazı tahtaların çürüdüğü olurdu, bunlar değiştirilirdi. Devir rutubet devriydi .   Evin duvarları rutubet alır,  ahşap pencereler çürür, macunları dökülürdü. Paramızın tümünü inşaata verdiğimiz için hep sıkıntı yaşar, işçilik ...

Çocukluğum

Ben doğduğumda Dolapdere'de oturuyormuşuz. Dolapdere anneannemin mekanı. Tüm çocuklarını orada büyütmüş. Anneannem Kafkaslardan Türkiye'ye göçen bir ailenin kızı. Önce Adapazarı, sonra İstanbul.  Sonra 2 evlilik ve 5 çocuk. 3 Erkek, 2 kız. Anneannem hayattan hiç korkmazdı. Cesur, kararlı, özgüveni olan, tek başına hayatını kurabilmiş bir kadındı.  O yokluk yıllarında ve zorlu dönemde 4 çocuğuyla eşinden ayrılmış ve aldığı nafakayla çocuklarını yetiştirmiş. Kızlar ev işlerine odaklanırken, erkekleri okutmak için çok mücadele etmiş. Anneannem çocuklarını yetiştirirken savaştan yeni çıkmış bir ülkede yokluk ve fakirlik içinde ikinci evliliğini yapmak zorunda kalmış. Bu evlilikten de bir erkek çocuğu daha olmuş. Sonra bu eşinden de ayrılmış.. Kızları ev işlerinde yetiştiriken, annemi "Beyoğlu Kız Sanat" okuluna göndermiş.  Daha sonra aldıkları 2. el dikiş makinasıyla dışarıya dikiş dikmeye başlamışlar.  Tüm zorluklara rağmen oğullarını okutmak için uğra...

Nikah ve Balayı

 Artık evimizi de bulmuş, eşyalarımızı da seçmiştik.  Evi boyamayı Hamit'in babası üstlenmiş ve bir günde de bitirmişti. Sıra temizliğe gelince annemle ben bu işi de halletmiş, eşyalarımızı da yerleştirmiştik. Benim gelinliğimi Beyoğlu-Tünel'de bir gelinlikçiden kiraladık. O  zamanlar  şimdiki gibi kiralık-satılık arasındaki  fiyatlar birbirine bu kadar yakın değildi.  Kiralamayı tercih ettik.. Hamit'in kıyafetini de Laleli'den bir butikten aldık.  Ancak kolları uzun, omuzu da tam oturmamıştı. Hemen düzeltiriz dediler, tadilata verdik.  Sonra o takım için defalarca provaya gittik, yine de olmadı. Ceketin kolları kısa kaldı :))  Bugün resimlere baktığımızda hala güleriz.. Hamit iş gereği güzel takım elbiseler giyer, hep o zamanların en iyi markaları olan İGS ya da KİP  alırdı. Nereden çıktıysa bu Laleli'deki butik :)) Davetiyelerimizi ve nikah şekerlerimizi Beyazıt'tan aldık. Beyazıt bu işin merkeziydi. Nikah şekeri yapan...